Henüz
parmak ucuma saplanıp gezinen
romatizmal ağrı, bugünün yalnızlığı çok öykülü, bin gözlü balık ağlarına takılan kent cambazları biz bir toplamı eksiltmek uğruna daha başlamamışken birbirimize az avizeli evlerden az koridorlu evlere gerilen ince ip üzerinde (ortasında sokak lambası) daha başlamamışken gökyüzü boyasına öykünüp imlasız ve dengesiz sevişmeye o cambazlar ki suya attılar kendilerini kentimin eğip büktükçe kırdıkça teninden çizgiler geçtikçe şekilden şekle giren kartondan sokakları sokakların ayrık otu büyüten çocukları çocukların kurdele sarılı döküntülü rüyaları kent cambazlarının ruhlarını almışlar ve sırf onlar bilirler bu durmadan birbirine çarpan mazgallarında güzel sözler büyüten kentte akça büyük kalıp sabunlar yağmur suyuyla köpürtülüp sahici insanları barındıran şiirlerle temizler zehirlenen kanı |