erik ağaçlarına
balonların takıldığı erik ağaçlarına,
katı bir duygu yüküyle bakarım. kaşıntı tutan hasretler kabuk bağlamışken cesaret istiyorum sinir yumağına sarmalanmadan soru soran ağızların şaşkın kelimeleri ışıldayanın arkasına saklandıkça ben dökülüyorum kanaya kanaya düştükçe gündüzün aleniyetine tanımak istemiyorum aşina bir düşünce ya da bir teni telkin ederken bir çöplük martısını arka mahallede kırıntı ruhumdan ne koparsamda atamıyorum bir parçamı aşk denilen tek heceye uzatmadan gidemiyorum parça parça bölünmüşlüğün kutsallığı kalmamışken ey aşk olasılıklarda ölüyorüm......... birliğin geceden gündüze gark ederken karanlığında bir beyazına harp etmişim saçının bir tutam kokusuna mest olurken ummanına murat vermişim |