istanbul seninleyken
acı bir gülümseme ayrılıklarına dahi hasretim
öyle mahsunlaştiki kalbim gözyaşlarım her an kalbime amade yıllanmış hasretimi açsan bir şişede gözlerin dolar bu çekirdek sarhoşluğa hayli oldu yanına gelip heyecan yumağına sarmalanmayalı adalara bakmaya demir atardık deniz kokulu banklarda parsel parsel kokunu içime işlerdim kokunu bedenimde hissedince günahsız meleklerleydim mavi gül ne kadarda yakışırdı mavi gömleğine nasılda yanardım gamzelerinin boşluğuna bir rüya sanki aklımın ucunda uyandım yoksun yanımda sarhoş gezmişim istanbulu seninleyken martılara yedirirdim bana yaptığın hamur işlerini senden kalan bir lokma bir sevgiye oruçluyum artık martıların istanbula açlığını duyabiliyormusun ikimizi çağırıyorlar adaları heyecanımızla kartalı ayrılıklarımızla kadıköyü bir kavga bir barışmamızla yakacığı soğumaya yüz tutacak çay demi muhabbetimizle ne zaman doyuracağız bekliyoruz gelmeni en çok ta sarılmam özlemiş seni |