Kapıya dayanan eskici…unutmak istiyorduk bazı anıları, boyunlarına ket vurmak. unutamadık! döküldü yapraklarımız dalımızdan, yoruldu yıllar zamanın devşirme değirmeninde. düzeltmek de mümkün olmadı. kazanmak düşmanımız! sussa da bütün sazendeler; duyduk hep içimizdeki suyun mayhoş sesini… acıya kardık, acıya sardık… acı yaralı kuş dedik ya bir de yorganımız; içimizi ısıtan, mısralarsa insanı büsbütün hırpalayan! kimin "ah"ı tutar ki bize? kim “ah”ını temren eder yüreğimize? "yâr" demek "uçurum" demek değil midir? sırtımızdan kim iter falezlerin derinliğine? varsın oynasın dursun el! şak şak çırpsın dursun kendi yayığını; yağ yapsın! mahalle aralarında çaşıtlık; dedikodu kazanları kaynasın... "el" olan vursun isterse nalıncı keserini, bir bir kendine yontsun! abaküste sonucuna varamadığımız hesaplar bizim boğuştuğumuz. cevapların kursağında düğümlenen, ne çok soru var kendimize sorduğumuz… takılma diyorum ulan düşmana! onun tuzağı ayı kapanı bulaşma! ne edeyim serçede gözleri ! bir tutam et için, yiyip bitiriyor kendini… ağıt sessizliğin şanından. sessizlik ağıdı bizimkisi; soluğu duyulmaz; hissedilir bile isteye yalnızlığın kundağı, ağlar bir bebeğin nefesi, ağlar kaderine… ve o gün gelince belki güler kendine… kapıya dayanır bir eskici, yaşam eskiyince! Hidayet DAL/Can Sokağı Lambaları |
yaşam eskiyince!''
Her kıta bile kendi içinde bir şiir olmuş.Eskimeyen...
Eskimeyecektir!
Saygı ve sevgilerimle.