KADERİM DER GİDERİM
Senin; o bakışların, yolları tarıyorken
Hani bir damla düşse, sebebi benim derim Vuslatı düşünerek yarını yaşıyorken Sabır derim kızıl gül, kaderim der giderim Hasretin rüzgarları dolaşır aylak aylak Tecrüben var kızıl gül hani değilsin çaylak Aklıma sen düşersin nerde görsem bir yaylak Gönül mabetlerinde, sana dua ederim Bulutlara değen o, tutarım ellerini Kırmızı, ak boyadım saçının tellerini Kıratımla tükettim Ötüken yollarını Kızıl elma, Turan’a, ben canımı adarım Umutlar Turan olsun tanrı dağ’a yürüsün Yüce dağın başını “üç hilalim” bürüsün Kızıl Gülüm bu yolda sende gönül er’i sin Bak gözlerin parladı, sen oldun iftiharım Aklın tenhalarına, hapsolur mu sevgili Ben sana pervaneyim evrenin kızıl gülü Benimle bir sevdayı yaşasan dolu dolu Kızıl gülün dalında kalmasın ah-ı zarım Yüreğimi odlara, gör bak, yakarım dersin Benle mutlu değilsen, Allah muradın versin Kızıl sarmaşık gibi, seni mutluluk sarsın Biliyorsun kızıl gül, ben ise, senle varım Elbette olmalıdır, seven yürekte vefa Acı, çile olsa da, mutlaka gelir sefa Bak Lüzumsuz ne diyor,dinler misin son defa Giderim ben çölüme, ömrümce de küserim Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ KÖRLENDİM GİTTİM Âşık arkadaşlar, sizi arıyon, Denizli’de yalnız, körlendim gittim, Söyleşip, dertleşecek başka aşık yok, Hâl bilmez elinde, horlandım gittim. Rastlamadım, muhabbetin demine, Burda geçen, Mastikayla, Emine, Kimi okey oynar, kimi domine, Aldım sazımı da, fırlandım gittim. Hüdaî, Gül Ahmet halimi bilse, Çobanoğlu, Şeref, Reyhanî olsa, Hepsi bir gün bana, misafir gelse, Ali Taş, o zaman gürlendim gittim.” Âşık Ali Taş, 2.Şubat.1943 tarihinde Dinar ilçesinin Bademli köyünde doğdu. Babası, köyün sevilen sayılan kişilerinden, Afşar Yörüklerinden Hayvancılık ve Çiftçilikle geçinen, Mehmet Ağa, Annesi Sarı keçili Yörüklerinden Zeynep hanımdır. “Atalarının bundan 200 sene evvel, Adana’nın Kadirli ilçesinden göçerek Bademli köyüne yerleştiğini” işittiğim Ali Taş, Âşık Hüdai’nin teşvikleriyle girdiği 1971 yılındaki geleneksel Konya Aşıklar Bayramı yarışmasında 80 Âşık arasında “Türkü dalı” ikincilik ödülü ile birlikte “Dadaloğlu” özel ödülünden sonra, 1 başarı, 1 derece, 5 özel, 4 ikincilik, 4 Birincilik, 1 yılın Ozanı, 1 Üstün hizmet ve 1 Dünya ikinciliği ödüllerini ve bu arada 7 şilt sahibi olmayı başarmış değerli bir ozanımızdır. Ali Taş’ın kendisine özgü bir tavır, bir ses tonu olması, dinleyenlerini adeta büyülemesi bir ekol yarattığının kanıtıdır. Yemeklerden en çok tarhana çorbasını seven, bulgur pilavını yufka ekmek içine dürüm yaparak yiyen Ozan Ali Taş, kazandığı derecelerden ve hakkıyla elde ettiği ödüllerinden sonra “Dünyalar benim oldu. Bundan sonra çok eser vereceğim. Coştum gayri.” derdi. Ozanımız, 47 yıllık ömründe 9 plâk yapmış, 5 bant doldurmuş, deyişleri ve şiirleri çeşitli kitap, dergi, gazete ve Antolojilerde yayınlanmıştır. Âşık Nuri Ali Taş’ı 4. Şubat. 1991 Pazar günü, karlı-buzlu, fırtınalı, soğuk bir Denizli gecesinde saat 24.00 de ani bir kalp krizi ile kaybettik. Şiirlerinde “En son varılacak yer” olarak işaret ettiği “Allah’a” kavuşmakla bu fani dünyadan göçüp gitti. Ali Taş ustaya, nazira yazdım Usta karşısında zorlandım gittim Ustaları saymış şöyle bir süzdüm Saygıdan, kızardım arlandım gittim Oyıllar ben henüz çömezdim aşık Sen olaydın keşke sazıma beşik Söyleseydik senle, koşmayla, koşuk Saçlar beyazlaştı kırlandım gittim Ölümünden sonra yad ettik seni Çobanoğlu, Şeref geldiler hani Sadece sazlarda sen oldun konu Hayran hayran bakıp turlandım gittim Ozan Nihat şimdi koşar yollarda Bir çok türkün söyleniyor dillerde Nağmeler yükselir paslı tellerde Aşıklık yolunda terlendim gittim Çıkınca meydana dururdun yaman Cevabın hazırdı verirdin hemen Bir çok aşığada dedirttin aman Sözünden feyz alıp sırlandım gittim Vatan sevdasıyla, aşkla dolmuştun Türkülerin ile coşup gülmüştün Sen ki sevenlere ışık olmuştun Aydınlandım şükür ferlendim gittim Ne yazık sen gibi dönmüyor giden Sebehi Hâk’tandır sorulmaz neden Lüzumsuz diyor ki,sizden sonra ben Aşık edasıyla korlandım gittim Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |
Senin; o bakışların, yolları tarıyorken
Hani bir damla düşse, sebebi benim derim
Vuslatı düşünerek yarını yaşıyorken
Sabır derim kızıl gül, kaderim der giderim
Hasretin rüzgarları dolaşır aylak aylak
Tecrüben var kızıl gül hani değilsin çaylak
Aklıma sen düşersin nerde görsem bir yaylak
Gönül mabetlerinde, sana dua ederim
Bulutlara değen o, tutarım ellerini
Kırmızı, ak boyadım saçının tellerini
Kıratımla tükettim Ötüken yollarını
Kızıl elma, Turan’a, ben canımı adarım
Umutlar Turan olsun tanrı dağ’a yürüsün
Yüce dağın başını “üç hilalim” bürüsün
Kızıl Gülüm bu yolda sende gönül er’i sin
Bak gözlerin parladı, sen oldun iftiharım
Aklın tenhalarına, hapsolur mu sevgili
Ben sana pervaneyim evrenin kızıl gülü
Benimle bir sevdayı yaşasan dolu dolu
Kızıl gülün dalında kalmasın ah-ı zarım
Yüreğimi odlara, gör bak, yakarım dersin
Benle mutlu değilsen, Allah muradın versin
Kızıl sarmaşık gibi, seni mutluluk sarsın
Biliyorsun kızıl gül, ben ise, senle varım
Elbette olmalıdır, seven yürekte vefa
Acı, çile olsa da, mutlaka gelir sefa
Bak Lüzumsuz ne diyor,dinler misin son defa
Giderim ben çölüme, ömrümce de küserim
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
____________________________________________________
Selamun aleykum . hocam chok guzel olmush, seve -seve begheni ile okudum.
yureghinize ,gonlunuze, elinize, dilinize saghlik
_______Selametle_____________________________________