İRŞADINI YAZANDIR
Zevk veren yanışlarda sevda Hâkka’dır derim
Tavaf Hâkka dönüştür, semah yapan sezendir Vuslatsız bir sevdaya, tutulana ne derim Kara sevdaya düşen, o sevdadan bezendir Manevi hazla dönen yanar mı hiç ataşta Ölümü Hâktan bilen, eyvallah der en başta Şeb-i arus’dur bize, ölüm gerçekte düşte Sevgiden yoksun olan Mevlâ’sını üzendir Yanan muma su dersin, oysa yeter bir nefes Sevgi dolu yüreği, huşuyla korur kafes Eriyorken sevdamız, aşkın kokusu enfes Kays’ın aşkını bilen, sebebini çözendir Şevk ile aydınlanan, deli gönlün devâsı Ordan dökülen nağme, bestekâr’ın Neva’sı Göze ne hoş geliyor, lirik dansın hevâsı Mutluluğu tatmayan, diyar diyar gezendir Tesbih eder bu dilim, Le İlahe İllallah Şeytanla işimiz yok, şükür Elhamdülillah Rabbimi hep anarım, önce derim Bismillah Haset, fitne, fesatlık, dürüstlüğü bozandır Dönüyorum semahta, coşarken durulur mu Vuslat varsa daha ne, hiç soru sorulur mu Hamd ve sena edenler, giderken yorulur mu Yönüm elbette kıble, şaşıranlar, sızandır Bu Lüzumsuz diyor ki : Hâk’tan ümidi kesme Bildiğin varsa konuş, dut yemiş gibi susma Bazen de kafan esip, poyrazla birlik esme Muteber olan kullar, irşadını yazandır SADIK DAĞDEVİREN AŞIK LÜZUMSUZ İRŞAT: Doğru yolu gösterme, uyarma AŞK OLSUN SANA Fındık beyinlere büyük dâvâyı, Aldırabilirsen aşk olsun sana. Yeni yetmelere bizim havayı, Çaldırabilirsen aşk olsun sana. Ortadan kaldırdık birlik zevkini, Başağa durmadan biçtik ekini, Küflü beyinlerden öfkeyi kini, Öldürebilirsen aşk olsun sana. Bilirsen dertlere çare kendini, Evvela kendinde ara kendini, Kendini kaybetmişlere kendini, Buldurabilirsen aşk olsun sana. Sürgüne yolladık komşulukları, Zehirledik çiçekleri baharı, Aradan lüzumsuz ayrılıkları, Kaldırabilirsen aşk olsun sana. Kalmamışsa insanlığı hayâsı, Yürekleri tam gıranit kayası, Böyle yüreklere sevgi mayası, Çaldırabilirsen aşk olsun sana. Umutsuzluk işgal etmiş özünü, Çaresizin kan doldurmuş gözünü, Fakirlerin yetimlerin yüzünü, Güldürebilirsen aşk olsun sana. İşe başlamalı mihenk taşından, Herkes kurtulmalı aş telaşından, Cehalet zulmünü halkın başından, Sildirebilirsen aşk olsun sana. Zaman örter koy kenara şaşkını, Şefkatiyi ne anlasın pişkini, Gönüllere: Allah, Vatan aşkını, Doldurabilirsen aşk olsun sana. URUŞLU AŞIK ŞEFKATİ ********************** AŞIK ŞEVKATİ *************** 20 kasım 1951 yılında beypazarına bağlı uruş beldesinde dünyaya gelmişim,şehit hacı mustafa torunu,gazi hacı süleyman büyükgedik in oğluyum,benden önce doğanlar yaşamadığı için dokuz tekkede adıma dokuz kurban kesilmiş ,adımı yaşar koymuşlar ama halk öyle diyor kafa kağıdımda Muhammet Reşat olarak geçer,ilk okulu bitirince kööyümüze gelen gezici marangoz kursuna katılarak meslek hayatım başlamış oldu,kursu bitirdikten sonra 64 yılından 69 yılına kadar ankarada sonra iki yıl istanbulda çalıştım,orada çalışırken bir gönül işi hasıl oldu,o sıralar evliydim ve eşimi baba evine göndermiştim çünkü sevdiğimi almayıp beni anam babam başka biriyle evermişlerdi,o gönül işi beni şiire yönlendirdi ilk şiirim arada bağlantıyı kurdu,o vesileyle başladığım şiir yolculuğu buraya kadar geldi,istanbul maceram benim evli olduğumu öğreninceye kadar sürdü,askere gitmeye yakın köye döndüm ve eşimi geri getirdim, beş çocuğum onlardan 8 torunum oldu eserlerime gelince basılmış dört kitabım,basılacak bir kaç kitaplık şiirim mevcut ayrıca bitirme tezleri var birisi çok kapsamlı 550 sahife diğerleri küçük çapta atışmalardan madalyalarım var biriside muaamma dalında konyadan.-AŞIK ŞEFKATİYİM BU HAKKIN İŞİ,,,BAŞINA GELENİ ÇEKECEK KİŞİ,,,ANAM BABAM ALDI EVE EVDEŞİ,,,BEN KENARDA KALDIM YALAN ARADIM. *************************************************************** Şu cennet Ülkemde asık yüzleri Güldürebilirsen aşk olsun sana Fazla gelen suyu dolu şişeye Aldırabilirsen aşk olsun sana Oku sen, Allahın adıyla oku Çürümüş insanlık yayılmış koku Adı Vatan olan koskoca yükü Kaldırabilirsen aşk olsun sana Allahtan korkanlar kızarır ardan Sakınır kendini ateşten kordan Kin ile nefreti hafızalardan Sildirebilirsen aşk olsun sana Bilmeli her insan kitabı, dini Her insan ömrünün gelecek sonu Peygamberler gibi Hâkkın emrini Bildirebilirsen aşk olsun sana Allah sevgisiyle yanmalı sine Şükür gerek şükür her yeni güne Hakkı olan şeyi hâk sahibine Buldurabilirsen aşk olsun sana İman ehli gerek şöyle hasından İkram et herkese gönül tasından Bir lokma ekmeği tam ortasından Böldürebilirsen aşk olsun sana Dost diye kenara şöyle koy beni Feryadım çıkmadan önce duy beni Sevgi tarlasından gönül heybeni Doldurtabilirsen aşk olsun sana Lüzumsuz el gibi gördün devranı Nerde durur bilmem gönül kervanı Fatih Han’lar gibi şu mehteran’ı Çaldırabilirsen aşk olsun sana Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |
Tavaf Hâkka dönüştür, semah yapan sezendir
Vuslatsız bir sevdaya, tutulana ne derim
Kara sevdaya düşen, o sevdadan bezendir
Manevi hazla dönen yanar mı hiç ataşta
Ölümü Hâktan bilen, eyvallah der en başta
Şeb-i arus’dur bize, ölüm gerçekte düşte
Sevgiden yoksun olan Mevlâ’sını üzendir
Yanan muma su dersin, oysa yeter bir nefes
Sevgi dolu yüreği, huşuyla korur kafes
Eriyorken sevdamız, aşkın kokusu enfes
Kays’ın aşkını bilen, sebebini çözendir
Şevk ile aydınlanan, deli gönlün devâsı
Ordan dökülen nağme, bestekâr’ın Neva’sı
Göze ne hoş geliyor, lirik dansın hevâsı
Mutluluğu tatmayan, diyar diyar gezendir
Tesbih eder bu dilim, Le İlahe İllallah
Şeytanla işimiz yok, şükür Elhamdülillah
Rabbimi hep anarım, önce derim Bismillah
Haset, fitne, fesatlık, dürüstlüğü bozandır
Dönüyorum semahta, coşarken durulur mu
Vuslat varsa daha ne, hiç soru sorulur mu
Hamd ve sena edenler, giderken yorulur mu
Yönüm elbette kıble, şaşıranlar, sızandır
Bu Lüzumsuz diyor ki : Hâk’tan ümidi kesme
Bildiğin varsa konuş, dut yemiş gibi susma
Bazen de kafan esip, poyrazla birlik esme
Muteber olan kullar, irşadını yazandır
SADIK DAĞDEVİREN
Şiirlerin usta kalemini saygıyla selamlıyorum
Kalemin yüreğin var olsun
_________________Saygılar