KUNDAKyolunu şaşırmış bir ses çevirir yüzümün aynasını sözler telden salıncağı andırır döndürür başımı çığlığın önüne düşen karınca taşımaya başlar omuzlarına bırakılan yükü ayaklar adımları eşeler mecâli kalmamış dizler tutunur gövdesi eğik duruşlara sancısı iz bırakır boyunda . . . dokundukça bozulan harfler kelimelerin boyunu aşarken ısırdığı dudakları kanatır tadı kavga tadı öfke her söylemin sonunda batar buselere iğnesi yalın ayak koştuğu yokuşlardan bulut yüklü kaçışlar keser önünü tutunduğu yerin kokusunu giyer her ten gibi bakışlar susar bulutların göğsünden sağılır yağmur ey güneşin köklerinde ısınan çise vurmuş yarınlar elbet kurur sıcağında yaşlar saçlar korkular ve kundağı açılır doğumun ölüm yazana dek yaşam ! 23/07/2013 09;45 eMİNeYZAMAN |
Hayat bir küme içinde o kadar eleman ve bir o kadarda anı yazılıyor yaşanılıyor. Biraz okul yıllarına doğru gidersek etkili etkisiz eleman derlerdi etkisiz eleman da etkili eleman da elaman nedir bunların birbirlerinden alıp vermediği derdim hocam hemen derine inme derdi susardım haliyle çünkü not defterim yoktu not defteri de hocamın en büyük silahıydı. Harflerin dili vardır hocam dedikçe sayılar daha kutsal derdi ama yıllar sonra öğrendiğim bir şey var herkesin derdi var kendine göre derman arar derdine göre asıl olan her yönüyle sevebilmek hayatı ha bu arada bakışlar susar bulutların göğsünden sağılır yağmur. İletişimin yüzde doksan yedisi zaten sessiz iletişim.
Saygı ve selam ile.