yAŞAMAK ÖLÜMLÜ İNSANLARIN İŞİ SEVGİLİM- Eskir herkesin yalnızlığı - dedi şair En çok gülerken ve severken ve sarılırken dedim içimden, duysaydı, bana katılırmıydı bilmem.. Şimdi sana ne desem Kuru, kupkuru bir deniz Suyunu çok uzaklarda taşırmış Biraz kuytu Sonra düş kutusu Ama hep çıplak. Hani cezaevinin avlusunda Her geceye bir kirpik bağışlamak Her güne bir ak Issız ağlayışı sanki Yolunu kaybetmiş martı nefesinin Ürkek, sonsuz ve esir doğarak. Bu kargaşa, bu arapsaçına dönmüş yaşamak Azar azar Elinde bir reçeteyle İçeriğini kimsenin bilmediği bir temmuz gününde Ama mutlu Bu çok olmasa da, hatta belki hiç bir daha Arada bir Telaşla Nefes nefese kör olmak yaşamak. Sevgilim, En çok seni, birde ölümü sevmeyi seçtim korkmadan Başıboş gezinen ağaçların kollarına saklanmayı Dalgalı yüzünü o denizin Hep ıslak Hep ıslak Toprağını seven yüzüm gibi Yaşama sırtını döndüren hayat çizgim gibi Kıpkısa dedi çingene Falıma baktığı gün Avucumdaki çizgiyi kim kesmişti yarıdan Hiç söylemedim meraklı gözlerine Bildim hep ama söylemedim. Sokak ortasında kimsesiz Elim çingenenin elinde Elim geçmişin -kıpkısa - dedi Kıpkısa Güldüm geçtim Bildiğimi bilmedi o da. Sonra mı? Öyle bir sustum ki anlatamam Kar altında kalan bir karınca yuvası gibi Duvarda asılı sıradan bir tablo gibi İnsansız biri gibi Ben sustuğum zaman seni daha çok özlüyorum bilmiyorsun Özledikçe bir tanrıça gibi ölümsüz kokuyor Saçlarım Parmaklarım Susmuş yaşamım. |
Gönül hoşluğuyla Kutlarım..
.......................................... Saygı ve Selamlar..