kabukne vakit sussa içimin dili gürültülü olur şehir ve kuşlar ne kadar konuşkan derinlerimden çıkan bir ofla çıkıverse ruhum özgürlüğe savrulsa daha ne ama nerdee o vakit bütün gözler düşman bana ve bütün bakışlar sözler dağ gibi yuvarlanır üstüme susmuş dilime harf öğretmek işkence. bir el uzansın da tutsun isterim suskunluğumun uçurumuna düşmeden beni ya da desin isterim düştüğün yerde bulurum seni bir tek gülüşlü bakış acımı azaltacak belki düşüşümün belki son gördüğüm sonsuzlukta bir yoldaş bak ama nasıl da şefkatli elimden tutan kimsesizliğim bir dokunsam başlayacak sağnak dindiremeyeceğim ben düşerken yıkılacak her şey üstüme sağnağın seli ve üstüme yıkılanlar ben altında kalacak boğulacağım. bir kabuk beni saran çatladı ha kırıldı ha kırılacak hadi ama ne zaman ne zaman şaziye |
çok karmaşık
S.Dali'nin resimlerine özenmiş gibi