Zümrüt Yeşili
Yine sen krizlerim tuttu bu gece
Bu derdirmi anlatamaz ne kelime ne Cümle Vurdum hırslı hırslı kalemin yine beline Kağıda yazdı çizdi seni bir hayli hararetle Kırık aslında her yanım kolum bacağım Bu per perişan halimle dahi yanına koşarım Sen doyamadığım son lokmam son kaşığım Yanmaktan perperişan hali bu sarmaşığın Dalgaların çığlıkları sağır eder kumsalı On sekiz yılın geçmişi iki dudağının arasında asılı Fazla uzakta arama kalbimi çalan hırsızı Geçmez eline aynadan daha fazlası Sevmek kötü şey elimi şair kılan Beni benlikten alıp Ruhnevaz yapan Zerre eser bırakmayan Coback’tan Ateş olup harmaktır buzdan Etten bir meyhaneye hapis ruh ve aşktan ayyaş İstersen taştan çıkar en lezzetli aş Hergün Ölüm korkusuyla çarpışır baş Ahiret telaşından akar hergün gözden yaş Gözlerimin toprağında yeşerir gözlerinin yeşili Elbet vardır her aşkın bir bedeli Seni sevmek isteyen aklınımı kaybetmeli Yoksa kaç defa aşmalı vavın ince uzun çizisini Afitap kavuşuyor karşı tepenin kalbine Yalvarırım ben hiç düşmeyen olayım gözünde Heşeyim sensin özümde sözümde Aşkın sönmek bilmez kalbimde büyüyen közde Bitmeyecek ne başı var ne sonu sana yazıcaklarımın Sana yani sona koşmaktan kötürüm oldu bacaklarım Gel karlar yağmadan üzerine sakallarımın Neyimden çıkan notları aşkına fısıldarım |