HEYHAT YAPACAK BİR ŞEY YOK!
Ne çok ağladı yürek çıplak bir kadın gibi.
Ne zırhı vardı ne de gözleri... El yordamıyla yürüyordu yolunu. Şimdi ikinci perde açıldı. Zaten iki perdelik bir oyundu bu. Her şeyin aydınlandığı bir zengin sahne. Umrumda olmaması bir şeylerin acıtmıyor içimi artık. Heyhat,böyle olmalıymış! Çatı katları değilmiş yerim. Tozlu izbe katlar ve evlerin içini izleyebildiğim pencereler de değil. Yeni anladım... Önce kendimi dinledim, Ardından büyük temizlik Ve huzurlu kabullenişleri sindirmeyle tadına vardım özgürlüğün. Meğer hiçbirisi benim istediğim değilmiş. Soyundular önümde afilli pelerinlerini, Tüm yaldızlarını döküp direndiler. Oysa dolmuştu süre. İşte bu kadar basitti. Onlara verilen süre sona ermişti. Yapacak bir şey yok! Hangi kadehten içmeli şimdi? Hayır,sunmayın bana! Tokum. Ağırım. Doluyum. Önce hafiflemeliyim. Büyük bir tufan kopacak sanırlardı yokluklarıyla. Hiç bir şey olmadı. Ne şehvetin sınırlarında taklalar atabildiler Ne aşkın... Yeteneklerini kaybetmişlerdi. Zaman kafesin kilidini kilitlemişti artık. Elden ne gelir? Her seferinde geriye dönmek ister yürek! Dönüp üzerlerini çizmek. Heyhat,yapacak bir şey yok! İleriye bakmak gerek... Sessiz bir orman bulmalı en iyisi... Kuytusunda dinlenmeli. Bir kadeh içip gölgesinde ağaçların Her şeyi unutmak gerek! |
akışı vede okunuşu
okyucusunu yormayan
oldukca etkileyici bir paylaşım olmuş
başarılayın devamını dilerim