Kırkı Bir Aşk Hikayesi
Kendi kendimi tutsak etmiş
Duygularımın esiri olmuşum Ne mutlu özgürüm şimdi, tutsaklık bitti Tutsaklık bitti, lakin Yaşasın özgürlük desem de, Yüreğim öylesine bağlanmış ki, Mahkumiyetim baki sanki Ne bekliyordu, ne buldu Ayrılamadığı sevdasından? Hep onunla olacak, Göğsünde uyuyacak. Karanlık gecelerde, Deli divane aşıklar gibi El ele dolaşacak sanıyordu! Ben, beni yenemedim Sen de, seni aşamadın Ödün vermedik kahrolası gururumuzdan Ne yazık ki “biz” olamadık! Yüreğimiz hasretle yandı, zemheride köz oldu Tek becerebildiğimiz hep vuslat, Elimizde tek kalan hicran! Hani gözler yalan söylemezdi? Göz göze gelemeyişimiz bundan mıydı ? Sevgimiz hep yalan dolanmış… Sarılamaksa doyasıya artık hayalmiş Zemheride, cehennem ateşi gibi yakan tenlerimiz Ağustos sıcağında bile Artık ısıtamıyor yüreklerimizi… Bir gülüşün ömre bedel iken, Sevgimizi görmeyecek kadar mı kör, İki yabancı gibi uzak mıydık birbirimize? Hiç düşündün mü biz neydik? Adresi bilinmeyen ücra bir köşede ki evin, İçinde hiç bir zaman birlikte olamayacağımız aile mi Yoksa doğmayacak çocuklarımıza anlatacağımız Kırk bir aşk hikayesi miydik? Mustafa KARAAHMETOĞLU 02.07.2013 |