Yandı deniz...yıllar serildi hazan yaprağı gibi ayrılığın üzerine... ben her akşamüstü izlerinin peşinden yalnızlığın rıhtımına gözyaşımı bıraktım kan çanağına döndü şafağın gözleri yandı deniz kızıl alevden yıkıldı dünya başıma suretini aradım tutunmak için yokluğuna uzandı ellerim hüzün yağmurları düşüyor sisli kentin puslu sokaklarına sırılsıklam hasretin ve ayaz yokluğun işlerken iliklerime buza dönüyor düşlerim dağ gibi sevda şimdi ıssız dağ yalnızlığında - martı çığlığında ayrılık rüzgar ıslığında ölüm- kimsesiz mahmur bir gemi meçhul bir limana doğru demir alıyor sahil kasabasından bordasında acı bir rüzgarla karanlık sularda kayboluyor… Saba35 |