GÜNAHLARIN RAYINA DÖŞENMİŞ
çok içip kötü beslenen
zayıf çelimsiz bir vücudun isyanında boğulmuş, beyni nefsiyle çivilenmiş tabanı delik bir insanım ben, sesim ve soluğum o kadar karışık ki ; hayli sert zamanların rüzgarını yemiş ve iğrenç kokulara karışmış sokak aralarına benzeyen, ruhu günahların rayına döşenmiş ölü gibiyim yaşarken. beş on günlük ömrü beleşe pazarlayıp, kısmeti yalnış düşüncelerle zehirleyerek, başka alışkanlıklara hala neden randevu verip avunduğunu bilmeyen bir adamım ben; gözlerim kartlarını açık oynayan kumarbaz gibi sağa sola fırlarken insan olduğumu unuturum zaman, zaman. üçte bir ihtimale sığınmış klas bir hayatın özlemi tutuştukça herşeyi kendime mübah sayar beyaz zamanların peşinden koşardım, karayı özgür bırakıp. iyiliği yüklenmek zor geldi felaket yağınca ruhuma, iğrenç dünyanın zanaatkarı olmuş ne kadar çok çirkeflik var. benim bana ait bir günüm var işte bu sabah başka bir sabah en tatlı gece benim için yıldızları , doğuruyor diyebilmiş mi kötü ye kenetlenmiş dilim. kimbilir aksine çok hassas duygularına çarpılmış zavallı içine kapanık biriyim, ölüyorum, zaman beyni mi hergün kemirip korkularını yükleyerek beynimi içerken. ne kendimden eminim ne yaşamaktan bıktım bu ömrü düğümlenmiş vicdanla taşımaktan. ben.... güneşin altında doğdum yıldızların altında ölmeyi haketmedim......edemedim. |