Ahmet Haşim’ in manidar satırlarında anlattığı gibi ; " maziye ağlamaklı bakıyoruz" şimdi ..
" Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde bir yığın sararmış yaprak Ve bakacaksın maziye bir zaman, ağlayarak... Sular mı sarardı, yüzün perde perde olmakta, Kızıl havaları seyret ki ;Akşam olmakta... " Yaşanılan yerler şehirleşirken, insanları da şehirlileşiyor deyim yerindeyse " çakma " bir kültürle,..bedellerini ödeyerek... Huzur veren hayalleri, beklentileri idealleri ve bu yönde muadeleyi bırakıp,.. fıtratı erozyona uğratan, bedeni ve ruhu yoran, tamamen çıkar ve materyal bir dünyada yaşadığını kanıksayıp, bol sokaklı, çetrefilli hedefler peşinde, insanı bile materyal gösteren bir gözlüğün arkasından bakıp,.. koşarak... Oysa, biz kentliler,.. Oturmak mecburiyetinde olduğumuz APARTMAN DAİRELERİMİZDE, yaşamayı kurguladığımız o küçük ama samimi ve huzurlu kasabayı hayal etmeye bile zaman bulamaz hale geldik neredeyse.... O kasabanın insanlarının hayalleri nelerdir bilemiyoruz.... Hayallerimiz hiç olmayan bir şeyin tahayyülü değiller aslında... Çok derinlerimizde bildiğimiz, ya kulaklarımızda, ya anılarımızda ya da genetik kodlarımızda var olanın zihnimiz ile gönlümüzde özlemlere denk bir şekilde şekillenmesi değil midir..? Kanun ve kuralların, mutabakata varanlar tarafından ihlal edilmediği, başka birinin özgürlüğünü katledecek kadar özgür olunmayan, insanlık değerlerinin ihtiyari ve gayrı ihtiyari topluca yaşandığı, o kasabayı ben de özlüyorum...Benim kasabam eskiden öyleydi.... Ama şimdi değil... üzgünüm....! Dar ve sevimli sokaklarında başka hayallerin soğuk ve arsız rüzgarları esmiş.... Belki de susmakla, muhteşem değerlerimizin üç kuruşluk pırıltılarla yer değiştirilmesine küçük hesaplarla ve kendimizi küçümseyerek seyirci kalmakla,.. Ahmet Haşim’ in manidar satırlarında anlattığı gibi ; " maziye ağlamaklı bakıyoruz" şimdi .. Ve kimliğimizi bulmak için hafızalarımızı tazelemekle işe başlamamız gerektiğini anlıyoruz yavaş yavaş... SELDA İYİEKMEKÇİ |
" Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde bir yığın sararmış yaprak
Ve bakacaksın maziye bir zaman, ağlayarak...
Sular mı sarardı,
yüzün perde perde olmakta,
Kızıl havaları seyret ki ;Akşam olmakta... "
Yaşanılan yerler şehirleşirken,
insanları da şehirlileşiyor deyim yerindeyse
" çakma " bir kültürle,..bedellerini ödeyerek...
Huzur veren hayalleri, beklentileri idealleri
ve bu yönde muadeleyi bırakıp,..
fıtratı erozyona uğratan, bedeni ve ruhu yoran,
tamamen çıkar ve materyal bir dünyada
yaşadığını kanıksayıp, bol sokaklı,
çetrefilli hedefler peşinde,
insanı bile materyal gösteren
bir gözlüğün arkasından bakıp,.. koşarak...
Oysa, biz kentliler,.. Oturmak mecburiyetinde olduğumuz
APARTMAN DAİRELERİMİZDE, yaşamayı kurguladığımız
o küçük ama samimi ve huzurlu kasabayı
hayal etmeye bile zaman bulamaz hale geldik neredeyse....
O kasabanın insanlarının hayalleri nelerdir bilemiyoruz....
Hayallerimiz hiç olmayan bir şeyin tahayyülü değiller aslında...
Çok derinlerimizde bildiğimiz, ya kulaklarımızda,
ya anılarımızda ya da genetik kodlarımızda var olanın
zihnimiz ile gönlümüzde özlemlere denk bir şekilde şekillenmesi
değil midir..?
Kanun ve kuralların, mutabakata varanlar tarafından ihlal edilmediği,
başka birinin özgürlüğünü katledecek kadar özgür olunmayan,
insanlık değerlerinin ihtiyari ve gayrı ihtiyari topluca yaşandığı,
o kasabayı ben de özlüyorum...Benim kasabam eskiden öyleydi....
Ama şimdi değil... üzgünüm....!
Dar ve sevimli sokaklarında başka hayallerin
soğuk ve arsız rüzgarları esmiş....
Belki de susmakla, muhteşem değerlerimizin üç kuruşluk pırıltılarla
yer değiştirilmesine küçük hesaplarla
ve kendimizi küçümseyerek seyirci kalmakla,..
Ahmet Haşim’ in manidar satırlarında anlattığı gibi ;
" maziye ağlamaklı bakıyoruz" şimdi ..
Ve kimliğimizi bulmak için hafızalarımızı tazelemekle
işe başlamamız gerektiğini anlıyoruz yavaş yavaş...
SELDA İYİEKMEKÇİ
Evet Ahmet Haşimin anlamlı dizelerinden sonra mükemmel bir şiir okuduk şairemizden adeta beyin jimnastiği oldu. Kutluyorum dizelerinizi puanım tam.Yunus diyarından selamlar.