revan yokluk
şimdiler de, ihtiyarlık demine
aynı liman dan yelken açıp son vakte dek her günü mutluluğunun kavgası edinip gece ayazının ellerin de ısınan sıcağını ömür sermayesine katarak gözüm de ki uyku katranına bakışların arasında dalıp gitmek vardı mürekkebin kovaladığı şu satırların içinde ki safi aşk bağın da düş meyvesini aynı değirmene öğütüp gelecek lokmaya aynı duayı etmek vardı ama sebebi gizli kalmış bir niyetle ertelendi sanki, bütün dilekler sonra soğudu aynalarda ki ifade buruk bir acı işledi, sözü sukut edinen artık işlevsizdi, fikirlerimin gece voltası ve eşlik etmeye durdu ardında ki soluğu tekkerürün ince ayarın da hüzün çeşmesi oldu gözyaşlarım hele rüzgar da ki kokuna muhtaç kalmışken inceden inceye sızlattı, hasretin unutkanlığı seyyah masalında ki bahta ak renk ıslahıyla giden beden toprağı revan bir cümle oldu ’’gül bülbülsüzlüğe koparıldı bülbül gül dikenine mükellef bırakıldı’’ |