Otuz Bir MayısÇıktık çelik yüreklerimizle, Ölümcül gaz kokulu, büyük meydanlara, Ve daracık sokaklara. Gül yüzlü sevgiliye sarılır gibi, Sarıldık ölümün kollarına, Yada gaz bulutlarına. Sevgilinin terli tenini koklamak değildi, Ölümü içine çekmek, Ve ölmek, Kaldırım kenarlarında. Taksim’de bir ağaçtı sevdamız, Kökleri yüreğimize uzanan, Dalları ve kolları, Ankara’da, Hatay’da yanan, Gündoğdu Meydanında çığlık çığlığa bağıran, Kökleriydi sevdamızın. Derin uykulardan uyanan, Bir halkın çocuklarıydık biz. Bizleri yine yazacak hüzünlü tarihimiz. Milyonlardık meydanları dolduran, Yüreğimizin çığlığını duymadı, Bize aç kurtlar gibi saldıran. Umudumuzdu salladığımız bayraklarımız, Sesimizdi, Meydanları boydan boya donattığımız. Ama her şeye rağmen, Bıkmadan şafak türküleri söyledik, Bitmeyen uykusuz gecelerin sonunda. Anamızdı, babamızdı, yârimizdi yanımızdakiler, Kızlarımız, oğullarımız, Hünerli ellerimiz ve kollarımızdı. Şu yaşanası dünyada, Bitmeyen umutlarımızdı, yüreklerimizde taşıdıklarımız. Otuz bir Mayıs öğlen sıcağında, Boyalı sulardı katıklarımız. Biz açken, yorgunken, Nadasa bırakmışken, Gelecek güzel günlere umudumuzu, Bir seher vakti, Tutuşturdular toprağın koynundaki, bezden yapma evlerimizi. Ateşlediler küllenen davamızı. Şimdi söndürebilecekmisiniz, Durdurabilecekmisiniz, Coşkun seller gibi akışımızı. Sami Gök 05.06.2013 / İstanbul-Taksim |
''Durdurabileçekmisiniz,
Coşkun seller gibi akışımızı...........
Usta kalemi yüreği a l k ı ş l ı y o r u m hocam
Yüreğine kalemine sağlık
Yürek sesin hiç susmasın
Saygılar................