TÜRKÜLERBir kuşluk vakti, Dinleyince türküleri, Uzanıveririm, Koca pelidin gölgesine. Gözlerim gökyüzüne dayalı, Yatıveririm sırt üstü. Savruluveririm, Sarı başak taneleri gibi, Yaz yelinin önünde. Buluveririm kendimi, Sonsuz bir ayrılığın, Orta yerinde. Dinleyince türküleri, Dönüveririm, Kendi özüme. Ah! bu türküler, Ah! bu türküler. Beni benden alan, Urgansız uçurtmalar gibi, Sonsuz düşlere salan, Karlı dağların doruklarına, Ya da, bahar gelmiş yaylalarına, Serçe sürüleri gibi konan. Burcu burcu insan kokan, Emek kokan, Ekmek kokan, Hürriyet kokan, Her sözünden. Çıkıverip gelmiştir, İnsanın özünden. Hilesiz hurdasızdır, Yalansızdır. Türkülerden alırım, Haberin hasını, Bir de gökyüzündeki turnalardan. Önüme konan, Baharat tabağıdır türküler. Kimi dilimde ki acı, Kimisi gözlerimi yakan, Feryattır, Yüreğimden kopup gelen, Derin bir gayya kuyusudur türküler. İmbik imbik süzülen, İlmek ilmek örülen, Çılgın bir nakıştır türküler. 19.2.2015/Ayvalık |
Sessizliği mi yoksa memleketimi mi bilmiyorum ama galiba türkülü şiiriniz bana memleketimi hatırlattı.
Aslında hiç aklımdan çıkmıyor ya...Azık bohçasının sırtımızı ısıttığı hatta mevsim yaz olursa şikayet bile
ettiğimiz zamanları...
Pırıl pırıl-şırıl şırıl akan dereleri, bazen kınalı kekliklerin yol kenarlarında oymak oymak topladıkları palazları
kovalamak ve hatta daha da ileriye gidip yakaladığımız ve göz göz açılmış su kabaklarında çekirgelerle
beslediğimiz, uçacak kadar büyüdüklerinde ise bir punduna getirip elimizden kurtulmaları...
Güzel memleketim...Çam havası, kuşluk yeli, deli poyrazı velhasıl türkü-türkü memleketim...Galiba en koyu
gölge de pelit gölgesi olurdu...Oyuklarında sincapların cirit attığı...Şiiriniz bana bunları hatırlattı, hatta yaşattı..
Canlandı sanki, türkü türkü....Emeğinize, yüreğinize sağlık Hocam...Şiirle ve şiirce kalınız...