Haklıyım ... Ve Sen GİT ...
Sen belki de parmak uçlarımın dokunabilme uzantısına en yakın olandın Sevgili ...
Bir o kadar da yüreğimin ulaşamayacağı kadar , en uzağındasın ... Ellerim seni hissetmeye aç , geceleri girme hülya larıma , girme mahrem’ime ; uzaklarımdan en ucu bucağı olmayanına durma KAÇ ... Elimden geldiğince göz göze gelmemeye çalışırdım, derinliğinden korkardım, ve hep bir yerlere kaçırırdım bakışlarımı ... Geçip giden gemilere, maviliklerde oynaşan martılara bakardım ... Ama bilmiyorsun ... Ben sana baktığım zaman, sanki cennetin kapısından başını uzatmış haşarı bir çocuk gibi olurdum ... Eli yüzü kir pas içinde, saçları tarak yüzü görmemiş... Ve biliyordum da beni hiç mi hiç sevmediğini ... Şimdi lütfen sus . ! İstemiyorum tek bir kelamını artık ... Ben haşarı bir çocuğum unutma ve her sana baktığımda; ’’ASLINDA CENNETİMİ ÇALIYORDUM SENDEN...’’ Şimdiler de ben biraz değiştim Sevgili ... Biraz ihtiyar-i, Biraz şizofren, Biraz vurdumduymaz, Biraz asabi, Biraz yorğun, Biraz yoğun, Biraz kaçak, Biraz korkak, Biraz dalına sözü geçmeyen ağaç misali ... Lütfen Sevgili ... Ben değiştim, Sen durma GİT...! Ama dur; Dur az bekle... Anlattıklarımı aç kulaklarını ve dinle ... İçinde bulunduğun dünya nı keşfettim senin, Senin gezdiğin sokakları ezberime çektim, Üzerime diktirdiğin ’’Ayrılık’’ libasım la ... Sen benim uykularımdan çalınan düşlerimdin KADIN ...! Benim kurduğum, Benim düşlediğim düşlerimin Küfürbaz Prensesi idin ... Sensizlik öyle bir yordu ki beni ; Artık ölüme dahi yorgunum biliyor musun ? Bilirim ... Bilmezsin ... Bilemezsin ... Birazdan uykularım da ağlar Sevgili ... Sen en iyisi mi durma GİT...! Ardından dudaklarım kanar, Olur ya; Dilim tutamaz kendini, Adın düşüverir kör bir satırın en işlek arasına, Canın yanar, Bil ki yine de kıyamam ... Sen en iyisi mi durma ve GİT ... Ama dur az daha ... Ellerini yıka, Sonra ; Uzat ellerini ve kemiklerimi avuçla ... Hisset, Omiriliğimden , kaburgalarıma değin ... Sonra haklıymışsın gibi, siyah gözlerini dik gözlerimin retinasına, yüzüme gözüme bulaştır , elinde yüreğinde ne varsa ... Peşi sıra dikil karşıma, İki yakama yapış , sıkı sıkıya tut, Tut ve haykır suratımın en sakalı yoğun kirli yerine doğru .! Dilinde, damağında ne varsa kus , Kus ki ; aklımda ki çözülmesi imkansız sorular cevaplarına kavuşsun ... Kavuştur soruları cevaplarına, en ücrasında kalmasın senden gayri ne varsa ... Yine de sen sabahı bekleme , Kalsan bilki, Seni içime düşürecek bu şiir, Yada sözlerimden gözünden düşeceğim ben ... Küfür gibi gelecek her bir kelam ... Sen denizde ki dalgaların sadece sahile vuran yanıydın, Büyük kayalara çarpmayı göze alamazdın ... Payıma düşen bir valiz hazırla kendine, Ve içimden kalkan ilk vagona bin ve GİT ... Biliyorum ... Haklıyım Sevgili ... Biliyorum ... O yüzden; Başka hiç bir söze gerek yok ... |