karmakarışıkpirüpak olmalısınız bir cenin alırken ilk nefesini.. hiçliğinizi güvelere bırakmışken feleğin suratı attığınız çiziklerle başkalarına bakamıyacak çirkinlikte. yaşamı taşıdınız ama ölümü sırtlandınız gibime geliyor çığırından çıkmış zamana ev sahipliği yapmanız ne hoş! belki bugünlerde gelmelisiniz kendinizi bir yerlerde bırakıp.. uzun yolculuklar varken biletinizi bu dünya’ya kesmeniz... ufukta saklanan melekler el salladığında bazen yara izlerine bakabilmeli insan hiçbir gece içimiz kadar karanlık değil oysa ’neredesin’ dendiğin de ay arasına kaçmayı bırak gün gelip kesilecek içimizdeki çocuğun çığlığı.. gecenin dibinde bir şenlik paslı yüzler tırmanıyor şiirin merdiveninden kabası taslağından yalnız iken kulağıma küpe ediyorum leyla’yı.. aklımın önüne delilik kahkülü serpiştirirken soysuz sokakların kör sahipleri tarafından karşılanıyorum dilimin üstünde uyutuyorum kötülüklerin anasını.. yorgunluğun pençesinden yiyorum çalımı çekiverin yağmurun perdesini birkaç saat sonra sevişmeliyim güneş’in ta kendisiyle.. -kasırgadan kaçarken rüzgarı avlamak sizin neyinize? demeyiniz. gölgelerin esnemesinde dinleniyor kulaklarım hayatın nanik tarafında oturanların bal diyerek sirke satmalarına sizde aldanmışsınızdır en az bir kez sırrı bil! zamanın sana değil senin ona geç kalman gerek. dört tarafımdan geçen hayatların, ölümüne konuğum. bir metin dibinde sız(la)maktayım.. benim ağıtlarım kalemin ağlamasına kağıdın intiharına sebep. sözlerimin kısırlığına eşlik eden gölgeleri yerken uyu/yakalıyorum. g/aflarımın ardına sığınırken adil olacağınıza söz veriniz. ötede bir kafesin ardından bakan özgürlük sevdalıları adına söz veriniz. mutlu sonla biten tüm anılarımı annemin pişirdiği sıcacık çorbanın içine döküverdim. yanacaksam böyle yanmalıyım. elif’in terkedildiği yerde mezarımı hazırlayınız oraya gömülmek istiyorum. tüm karadeliklere bir tıpa sokamadık ! “Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı. Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.”Sabahattin Ali |
Bir ofke selinin icinde piril piril duruyor..