1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
786
Okunma
Dağların dar vadilerinde saklanan rüzgâr
Ruhumun koridorlarında deli tay olur eser
Bir asi gölgedir benzersiz yalnızlığım
Darağacı hasretime kefendir
Hırçın gökyüzü kalabalığında
Dolara endeksli yaşamlarda
Tükenen boynu bükük sevdalarım
Karanfilde sakladır gizliden dökülen
Kanlı yaşları aşkın
Göçüp giden turnada esir kalan gülüşüm
Ebedi uykuların beşiğinde kalmıştır.
Kaçamak bakışların tarlasında ekilen
Yalancı tebessümlere kanan gönlüme asi aşklar
Düş yanığı tenimde
Artık balıklama atlamıyorum
Gözlerindeki mavisi solan denize
Senli hayallerim paslı bir hançerdir şimdi
Sularda bulanık akar siman
Ah sensizlik çok yaman
Ellerinden bir yudum içtim denizin
Rengi uçmuş benzinin
Sarıya serenat yapar
Güneşi kıskandıran saçların aynalarda
Kanına dokunan martıların çığlığı
Açlıktan mıdır?
Tükenişi zamanın iğreti akşamlarda sevdanın
Hayatın dolambaçlı yollarında
Yokuş yukarı susuyorum zamanın
Öcü alınmış intikamların
Ayaz yetimi soğuklarını okşuyorum
Yapraklarına hazan vuran hanımelinin
Yırtık bir siyah beyaz resimde
Asılı kalan gençliğim
Şimdi gecenin lacivert kemerini takıyorum
Umudun türküsü olur direnen yüreğim
Bir kapı aralığından bakıyorum artık aşka
Yanına yaklaşmadan geçiyorum sevdadan
Korkuyorum belki ayrılıktan
Sevmekten değil yüreğime yüklediğim tedirginlikten
Sevilmemekten yana dertli gönlümden olsa gerek
Hani derler ya:
‘’Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek içermiş’’
Benimki de o hesap!....
Hüseyin Özbay