999kuşlar bizden önce ölür Barba kargalar hariç.. bir değil bin kadındım Barba nice anılar ağartmış, kanırtmış sırtında boynunda nice öpüşler taşımış sakal tahrişi uyuşturmuş beynini unutmak için en çok da sonra gideceği bir değil bin kadındım Barba bir ışık var ise yürüyen gece üzerinde yürüyen ve titreyen iğne deliklerinden geçirdiği hiçliklerle kendine sökülüp yine kendine dikilen ince dallarımdan ormanlar oluşturuyordum içlerindeki çöle girdaplarımdan denizler o çıtır maviliklerine sonra siyah ile dövüldüm Barba ve utandım gökkuşağına her baktığımda dokuzyüzdoksandokuzum öldüğünde günlerin sonuydu bu Barba etlerin sonu bir ateş ki başka parlamıştı körüğümde ve yine utandım yürüdüğümde suyun üstünde yani kalbim bir kır eviydi Barba sığınıp sığınıp yaktıklarında da konuştuğunda kaybolduğum biri değildi aşk şarkılar söyleyen kulaksızlığımda kim getirdi bu avuntuyu Barba kim koydu giderayak avuçlarıma hangi yılan yine giderayak beni topuklarımdan ısıran sevişirken gömüyorlar Barba görmüyorlar hala bir Lilith ağlıyor sırtımda dokuzyüzdoksandokuzum öldüğünde şarabın sonuydu bu Barba kırmızının sonu Hayyam’ın kırdığı bir testiydim sarhoş gömüldüm topraklarına ve ben hiç Gamora’yı görmedim Barba ama tuzdan bir heykeldim dirildiğimde yine aynı elma ağacının dibinde jir-mç |
203:)
kargalara selam vereyim dedim:)