SEN YOKSUN
Geldin...Bir eylül akşamıydı gelişin.
Hava karamış, hafif bir rüzgar vardı ve yağmur sesi. Gelişinle durmuştu zaman, rüzgar susmuş, Gökyüzü ağlamayı bırakmıştı. Gücü yetse, gelişinle güneş battığı yerden tekrar doğacaktı. Kapıdan girmiş, önce etrafı seyretmiştin... Bakışların, eritiyordu herşeyi. Ya da eriyen sadece bendim Bakışların her ne varsa delip geçiyordu. Bakamıyordum işte gözlerine... Yüzümde bir yanma... Utanmıştım yine Vazodaki çiçeklerde dolaştı ellerin, Elinin değdiği yerde karanfiller koktu, güller açtı. Yine aynı sandalyedesin. Bir elin çayında, gözlerin bir kitap sayfasında Sobada yanan odunların çıtırtısı Arada, gözlerin kitaptan kalkıp bana uzanmakta Bir hızla kaçırmaktayım yine gözlerimi, İçimden geçenleri bilir mi gözlerin, düşlerimi görür müsün? Özlediğimi hisseder misin? Seni sevdiğimi biliyor musun ? Offff...Neden hiç söyleyemedim bunları sana? Şimdi söylesem duyacak, hissedecek, anlayabilecek misin ? Gidişin de; tıpkı bu gelişin gibi... Bir eylül akşamıydı, zaman durmuş, Kelimeler anlamını yitirmiş, sus pus olmuştu her şey. Gökyüzü ağlamayı bırakmış, rüzgar susmuştu Bu gelişini yanlızca ben görüyorum Ne kadar inkar etse de yüreğim Artık; sen yoksun... |
Hüzün kuşların narin omuzlarıma konar,
Daralır canım,deli ruhum sığmaz tenime,
Döner başım,kanımda alıcı kuşlar uçar,
Dilim lâl olur konuşamam, keder yığılır yüreğime...
Ne zordur o anlar.Yürek diz çökmüştür duyguya ama,dilde zincir vardır, kıpırdayamaz ve dönemez avazlarda.
Değerli şairim,tebrik ederim.
Selamlar gönderdim size...