Sürgünümsün
ucuza gittim elinden
bir kelime bir selamın fakirliğinde dua ediyorum dokunmadan teğet geçtim göğsünden derin kuyunun dibinde ayrılık şiirlerini örttüm üzerine kefen niyetine sakınma sakın hiç bir şeyi batır yüzük parmağını gırtlağına beni yürekler dolusu kusmalısın acele et çevir takvimlerin sayfalarını adımı küflenmiş bir tarihe kanınla yazmalısın evet sendin biliyorum az önce telefonda ki yabancı sesi saçındaydı denzilerin fırlat kancanı ufuklara geceden kalma yakamozları toplasın zeytin gözlerin ve hatırla sözünden nasıl döndüğünü yudumla keyfince işte garezinle kaynattığın kahve köpüğünü denizler çekilir gök kaybolur gözü görmez insanın ’vurdum’duymaz alışkanlıklarda aşk kadar değerlidir bağışla beni lâkin kavanozlar içinde kayıp kürümsün sen dokuzuncu köysün sürgünümsün Faruk CİVELEK |
"ayrılık şiirlerini örttüm üzerine
kefen niyetine." Nice anlamlar yüklemişsiniz. Şiir felsefesi güzel kurulmuş.
Tebrikler.
Selam ve saygıyla.