Suskun Vedalar ( XIV )
Bu kaçıncı sabahtı güneşin
Uykusuz gözlerine doğduğu Düşündü, çokmuş hem sayıp da ne olacak ki Nasılsa serseri zamanlarındaydı ömrünün Zihninin kenarına itti bu düşünceyi. Aradığı neydi, bekledikleri, özlemi Sevgi mi, ilgi mi, şefkat mi, huzur mu ya da hepsi mi O kadarıda fazla olurdu zaten Hem bu ruh halinde iken Taşıyamazdı bu kadarını Dönüp geriye yargılasa kendini Hataları doğrularından daha mı fazlaydı acep Aşk iki kişiliktir diye kasım kasım kasılanlar Neden hatalarınıda paylaşmazlarda Başkalarının üstüne yıkıp Kendileri masumiyet abidesi olurlar. Neydi birzamanlar öyle, elde yalın kılıç Arenada aslanlarla boğuşan gladyatör gibi O çöl senin bu çöl benim Dur durak bilmeden koşuşturmalar Esip gürlediğinde rüzgar bile sakınırdı gazabından O hallerini düşündükçe gülümserdi Sende amma serseriymişsin be adam diyerek. Şimdi inzivaya çekilme zamanı dediğinde Zaten birbaşınaydı Fareler çoktan terketmişlerdi batan gemiyi Özüne dönüp, suskunluğun ıssızlığında Bir damla huzur diledi Çok şey değildi aslında Ki: O da sanki Kafdağının ötesine kaçmış gibiydi Sonra hiç olmadık bir zaman da biri çıkageldi ’’Ben size aşığım’’ dedi Olmazdı, farkındaydı farklılıklarının Biri haziran diğeri eylül Yinede çek git diyemedi Ruhunu okşuyordu Egeden esen imbat Birlikte güldüler birlikte ağladılar Olmadık hayaller kurup Ulaşılması imkansız düşlere kucak açtılar Yeniden tutunmak yaşama Yeniden doğmak bir ilkbahar sabahında Mor yapraklı menekşe bahçelerinde Dolaşmak yalınayak Yuvarlanmak çamurlarda El ele dağ bayır dinlemeden yürümek Sevgilinin gözlerinde batırmak akşam güneşini Soyutlanıp tüm çirkinliklerden Birbirine yaslanarak Yarınlara dair umutlar beslemek İyi de tüm bunlarda ne kötülük var diyebilirsiniz Yok elbette, yok da ya farklılıklar Onları gözardı etmek mümkünmüydü Nitekim edemedi de Adım adım uzaklaştı, uzaklaştırdı.. O gidince bir boşluk oluştu uçsuz bucaksız Hem bu ilk boşluk değildi ki Tarumar olmuş gülistanı vardı öncesinde.. Şimdi Nepal keşişi misali soyutlanıp Beşeri duygulardan Gözleri kör, kulakları sağır, dili lal Yitirmiş zaman mefhumunu Günler, aylar, mevsimler donuklaşmış Tebessümler terketmiş dudaklarını Biraz çocuksu, biraz masum Başı kendi omuzlarına dayanmış Hayaller silinmiş, umutlar terketmiş yerini Göğünden uzaklaşan bulut misali Sesi kısılmış çağlayanların Irmakların deltasında Sevinçlerle baktığı ufuklar Karanlıklara gömülmüş.. Kolay değil yeniden tutunmak yaşama Yeniden sevmek, menekşeler beslemek Cam kenarlarında Hiç kolay değil.. Üstüne örtülü Bedevi hırkası Suskun, küskün, kırgın Yorgun.. Evet yorgunum artık... 24.09.2012 |
Birilerine tutunarak bir ağacın dallarında ki yaprak olmak mıydı yoksa?
Kim demiş küllerden doğar yeniden aşk diye.Yalan inanmayın.Külden amcak doğsa doğsa cılız bir ateş çıkar ve çabucak da söner.
Çok mu yorgunsun:)Acele etme yorulmak için ve off demek için hayat seni bekliyor
mızmızlık yok:) Ne yazıldıysa harfiyen yaşayacak ve sonra da öleceksin:)