KONUŞKAN SESSİZLİKLERŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şare ,
Bu hangi yokluğun dilidir de hele. . Şimo. . Boynumda salınan rüzgar Karanfil fikrim Bir milyon yapraklı ağaç dilim Mor bir pazartesiyle Sarımsı bir çarşamba arasında gider gelir Hep yaşlılık günlerimi özlerim.. İşte, içinde durduğum dünya Burası, yangın merdiveni Tek kelimelik nefes egzersizim ve konuşan ben, Şare’nin sessizliği Yaslanır merdiven boşluğuma Trenden şimdi inmiş bir kedinin telaşı Bir elmanın ya da bir kadının susmuşluğuyla Karanlığı kaplayan o his Tenimle birleşince Kesik bileklerden sızan kan gibi İnsansı soluğuyla yapış yapış Ne zaman mutlulukla serinlesem Ömrüme dolanır, karmakarışık olur ağzım yüzüm Keserim her seferinde Roma’lı bir gladyatör edasıyla Ben kestikçe o uzar Tıpkı saçlarım gibi -der içinden sessizliğim Tıpkı saçlarım gibi.. Taşlar uyurken ve atlar Ve pencere pervazında izinsiz yürüyüş yapan sinekler Boyansın isterim bir mızıkanın ritmine Karıncaların ayak sesine Düşlerimde boşluğa düşen o hikayeye. Siz bilmezsiniz, tanrı bilir ama Emanet aldığım o koku üzerime sindiğinden beri Isınmak için çiçekli yorganlarda yatarım Bahar kokuları sıkarım odama Hep aynı zamanda çalar durmuş saatlerim Onlar da olmasa hatırlamam ölüm saatimi Ve o bütün kalabalıkların seslerini. Oysa yaşlıyken ben Hep bahardı tanrının elleri bilmezsiniz Şimdi unuttum nasıl kokardım Emanet aldığım koku üzerime sinmeden önce Bunu da not almalıyım Ve sormalıyım tanrım bi daha ki gelişimde. Az önce yanındaydım Kendimin canım! Arada bir uğrarım Ayaklarım, ellerim ve gülüşümle yürürüz beraber Altımızda kalan son beyazı göğün Bir yağışla el ele Ne güzel hatırlamak .. En çok bu kıvamında severim fikrimi Nedense Böyle daha çok sever tanrı da beni Ama hatırlatmak gerekiyor ona da kapısını çalarken Tanrım benim yabancı değil, Ben, Şare’nin konuşan sessizliği.. |
Kutlarım...
............................................ Saygı ve Selamlar.