Öykümsü
Sandalyenin üzerinde
Bak işte tam orada Minik bir pencereden Seyrediyor dışarıyı Hani nohut oda, Hani bakla sofa işte Oncağız evi Koşacak ömrü kadar hızlı Yetişecek Avuçlara avuçlarıyla Ay çıkınca geceleyin, Şiirler okuyorum Düşler kuruyorum Bir de çilingir sofrası Kavuna peynire değil de, Aklımdaki ladese Yaslıyorum rakıyı Uzağım Dipsizim Lakin korkmuyorum nedense Dizlerime değdiriyorum dirseklerimi Yüzümde gamsız Kedersiz zamanlardan kalma İzler duruyor Çok öksürüyor yandaki adam Odamı doyuruyor sesi Sese acıkmış odam Çoğalıyor yıldızlar Onlar çoğaldıkça Azalıyor gece Sabah iş var Tren rötarlarına takılmak var Hak için özgürlük için Yağ için şeker için Ciklet için dövüşmek var Aşık olmak var yarın Bir kadının ipeksi tenine Yumuşaklığına değmek var Beklemek var Soğuk koridorlarında Bir doğumhanenin Baba olmak var yarın Büyütmek var sabırla Masuscuktan yaşamak var Eğilmek var soysuza Eğilmek başaklar gibi mağrur Sövmek var çarkların tümüne Ahlaksız resimlere bakıp İç geçirmek var yarın Ahlak satın almak Gururu verip Ağlamak var diyeceğim Diyeceklerim hep ağlamak Moraracağız yarın Tüy gibi hafif, Külçe gibi ağırlaşacağız Çünkü boğazımıza Dayalı zaman Ölmek var yarın Hadi susmayı öğren Konuşmayı öğrendiğin gibi Tut parmaklarını Tutulduğun parmaklıklar misali Kırmayacağım martıları Eşlik edeceğim çığlıklarına Bütün bütün Anlatacağız birlikte Sandalyeye çıkıp Sesimizi seyreden Bir kadını... |
Tren rötarlarına takılmak var
Hak için özgürlük için
Yağ için şeker için
Ciklet için dövüşmek var
Aşık olmak var yarın
Bir kadının ipeksi tenine
Yumuşaklığına değmek var
Beklemek var
Soğuk koridorlarında
Bir doğumhanenin
Ne kadar güzel anlatmışsınız hayatı.Saygımla.