O MİNİK ÇEŞMENİN ETRAFINDAKİ AYAK SESLERİMİZ ÇOK AĞLAYACAKTI .65 ..bölüm
Mutluluğu saklayanların ellerine hiç bir şey geçmedi
Yaşamıma buruk bir acıyı miras bırakarak gittiler şu solumda ,ölümü unutmuşlar mıydı?gaddarlık fermanında Ne diyebilirim kime kızacağım hiç biri yok ki artık yanımda,,arada uğruyorum kurumuş topraklarına ağlayarak ıslatıyorum hissediyorlardır belki o anda..Saçma sapan bir hayat yaşattılar,olmazların koynunda, Neyse sabah çayı demini alırken mutfakta harika bir güneş perdeden ince ince sızıyordu havalar ısınmaya başlamıştı .. sabah sabah o da nesi zil çaldı postacının sesi resmi bir evrak Yunan konsolosluğundan bir bildirge imzalamamı söyledi korku ile açtım ellerim titriyordu Atina dan gelen bildiri devlet evimi istiyordu çok büyük bir yol açılacakmış oralarda, 800 metre kare alan koskoca bahçe içinde ağaçlar bir dolu anılarımız acı tatlı seslerimiz o an çok şaşkındım ama yapılacak hiç bir şey yoktu... Teklif son satırlarda belirdi babam asla izin vermezdi oysa ki acı acı gülümsedim,gerek burada gerek Yunanistan da kriz vardı ve bu para bana çok iyi gelecekti,zaten elden çıkaracaktım.. Para mal mülk değer vermediğim şeyler olsada İstanbul gibi bir şehirde çok önemliydi,bir lokmada yutardı yok ederdi içinde..bana bırakılan her şey için şükrediyordum arada.. para özgürlük demekti...maalesef onsuz hiç bir şey olamıyordu..Her yerde her adım attığın yerde onun adı geçiyordu çünkü... O kadar mütevazi yaşıyordum ki ama çok kimsenin bilmediği hatırı sayılır bir servetin sahibiydim .. ama yüzüm düştü iş gerçeğe dönünce tüm ağaçlar şimşir bir çizgide yol alan taşlarla kaplı giriş içindeki pirinç aslan başından akan sularla o minik çeşmenin etrafındaki setlerden hala duyulan o ayak seslerimiz çok ağlayacaktı.. MİNİK ÇEŞMENİN ETRAFINDAKİ AYAK SESLERİ Kendi dünyamızı yaratalım mı önce? Gökyüzünü hareleyelim al fırçayı eline Bak dağların ötesine yemyeşil bir tepe minicik camlarından güneşi yansıtan bir de kulube Parlasın gözleri kamaşsın insanlar görünce bahçesine sevgi dolu çiçekler dikelim Var mısın?her ağaca bir de isim verelim Ama sus sadece kendimiz bilelim Bir gün olur da buluşursak yapraklarına gülerek söyleyelim Baksana bu gülün rengi niye farklı? hepsi açmış gülüyor o solgun ve ağlamaklı güneşini mi sevmedi yoksa sürekli sarardı güzel sözleri unutmuş bezgin şimdi yaralı sanki dünya sona ermiş mağmalarla kaplı Ona da seslenelim o zaman ölüme niye terketmiş kendini o pembeler? mutluluk oysa onunda hakkı haydi bağıralım şimdi Heyy! elma dersem çık saklan demiyorum artık haydi çık ortaya çabuk çağır! minik çeşmenin etrafına ayak seslerini oysa biz kaybolmasın diye bıraktık.. ADIM ELEFTHERİA BENİM OYSA ÖZGÜRLÜK YAZARA MOTTOSUNDA |
Bu güzel eseri okumak bir ayrıcalıktı kaleminizi
kutluyorum saygılar sunuyorum..