Bir İstanbul Masalı
Bir İstanbul anlatmalı uykulara
Aykırı gecelere uyanmalı şimdi Kararsız kalınmalı adreslerde Cehennemi avucunda tutmalı Karabasanlara yitirdiğin ömrüne inat Düşlerini soluğunda uyutmalı Belki son bulur umutsuzluğun, kim bilir... Bir İstanbul yazmalı sayfalara Hiç anlatılmadığı kadar senden, samimi Yanılıp yanıp girdiğin yollardan dönüp Pervasız rüzgârlara savurmalı umduklarını Kendini beklemekten yorulanların durağı Yalnızlığına tanık olmalı Aldığın dönemeçleri saklarken tarih bilgin Kâğıda kaleme esaretin, bir nefeste dinmeli Belki son olur çaresizliğin kim bilir... Bir İstanbul söylemeli şarkılara Dilinde bozgununu yutkunduğun Yasak uzak ne varsa silmeli tarihinden Bir karanfil taşımalı ağzında Durulmalı ama uslanmamalı kaybetmekten Ruhunu evcilleştirenleri kovup ülkenden Vazgeçişlerine sızısız bahaneler aramakta Düşlerini haraca kesenlere bırakmalı Belki an olur hüzün artık yitirdiğin kim bilir... Bir İstanbul yaratmalı şimdi Tadı soluğunu anımsatan Ağır yalnızlıklar, sevda kalıntıları Silinip giderken belleğinden Otobüs camı arkasında nefesinle ıslattığın dünya Ömrünün aynası olmalı Yakıp umutsuzluğun efkârını Bir akşamüstü uzanıp Almalı mavi uçurtmanın kuyruğunu gökyüzünden Bir ılık esinti, kabaran toprak Yeşeren tohumların olmalı baharda Belki de yeniden yaşanır aşk, kim bilir.. |