ZERDA
Ve şair
En son düşünden de uyanmıştı Sarıldı kalemine büyük bir heyecanla Avuçlarını kanatırken cam kırıkları Acıyla haykırdı Biliyordu ki Yalnızca hayaldi gördükleri Çoktan teslim olmuştu karanlığa masumiyeti Üzüldü ağladı Çok da çaresizdi Belki de kum fırtınalarıyla beraber Yollara düşen garip bir Bedevi’ydi Yıldızsız gecede yürüyordu Bağdat’tan Şam’a.. Aldanma şair Aldanma bu bahara Yarin gözlerinden düşmedi bu cemreler toprağa Hâlâ nerelere sürüyorsun sayfalarımı rüzgârlarınla Halbuki karanfil kokulu şiirler yazacaktım daha Ben ekmedim bu memlekete kan çiceklerini Ben öğretmedim Mezopotamya’ya gazeli Tutamadım ölümün kucağından Ay ışığında vurulup düşen şehitleri Adını ezberletemedim uzaklardan göç eden turnalara Doğrularımı peşkeş çekip yalanlarıma Dönülmez şafaklarda Son bir kez daha dokunayım saçlarına Dedi.. Ve uyandı şair Hicaz makamıyla okunan sabah ezanında Namaza niyetlendi Ürkek adımlarla yürüdü şadırvana Kalbinin tükenmiş sesiyle eşlik etti en içli dualara Aldırmıyordu artık ayrılık şarkılarına Ne de vedalara Son bir sözü kalmıştı Ve söyleyecekti Hadi son bir şehadet ile beraber yürüyelim Bizi Bekleyen Cenab-ı Allah’a Zerda... |