Ebâbîl kuşları kanat çırpar
Kara bulutların arasından
Geceye esir düşer sayıklamalarım
Uyku ile uyanıklık arasında

Her doğan güneşe
Çıplak yüzüm sunulur cömertçe
Berivanlar’ın zılgıtı çınlar,mordağların eteğinde
Tomurcuklar yeşerir terk edilmiş köylerde


Ağır vebâller taşır kıldan ince boynum
Paslı mayınlar döşenir hudutlara
Kızaklar çekilir ,Şavşat’ta ,Kars’ta Sarıkamış’ta
Halim’e beyaz kefen giyer ,Arda boylarında


Çığ düşer vadilere
Ezo Gelin çocuk doğurur karda,boranda
Katmerleşirken çilesi
Sarar umudunu kundaklara
Üşür yüreğim ,üşür bedenim
Buz keser ecelim uçurum boylarında
Ağlamalı bir çığılık düğümlenir boğazıma


Ahraz bir türküye kurban gider Dicle
Cizre gözlerini yatırır ,petrol mavisine
Zehirli sarmaşıklar dolanır şahdamarıma
Barut kokusu siner,mavzerin sıcak namlusuna


Berfin’ler kurşuna dizilir
Mervân’nın şakağında …..