öyle naif'tin ki, sevmek yürek ister!
gecenin en kuşkusuz saatlerinde
üzerime titreyen bir sesin kusmuğunda sahnemi ayırt edebildim güneş gözlüğümün kirliliğine, bulanıklığına, düş kırıklığında haykırdım gökyüzüne karşı bir küfür gibi hissettim mayhoş halimden kalan kırık dökük bir bardağın fluluğunda. şarkının tesirinde bağlılığıma şevkledim bir örtünün yırtmacına düşen ipliksi görünümünde uyuşturucuya bağlandım, sevgiye bağlandım, çarmıha bağlandım bağlandım! bağlandım! bağlandım! bir düş kırıklığında bağlandım düşlerimin birer birer nüksettiğinde adını, adımla kazıdım bir çarmıhın öteki yüzüne. taşaron bir milliyetçiyim senin yanındayken. adım çıkar narsist bir piç’e-- ağzımdan çıkar ’seni seviyorum’ demeler naifçe-- sel olur, sel sefil olurum sen deyince hafifçe-- dönüşürüm bir palyaçoya nedense, seni sevdikçe-- bir düş kurarım kurdukça düşlerim tutuşur gecede gecenin suratıma üfürdüğünde yaşımın henüz yirmi bir olması dedemin sigarasını sarışını özeniyorum seni sevdiğim dakikalarda öyle naif, öyle narin, öyle özenle sarıyor ki, seni öylece naif sevmek, seni öylece narin sevmek, seni özensiz sevmek, seni, sen olduğun için sevmekti bu kadar yazı yazılmasının sebebi. |