Şafak renginde hüzün
Şafak renginde hüzün
Ve bir yağmurdan arta kalan Cam kırıkları Sere serpe düşmüşüm gözlerinden Umutlarım gibi Dalından kopan begonya çiçekleri Sen kokuyor şimdi Ellerinde çiğ damlası Yufka yüreğin titremekte Derin kara gözlerin Yağmur öncesi puslu bakışın Islak saçlarında Aklım esir kalır Seni duyamam Çağırsan gelirdim oysa Takvimler ağustos sıcağında Yansa bile Zafer ayı çoksusuyla Kuşatırdım denizleri Ölümler sırdaş olurdu Gökçek sevdalara Suskunluğum kanatırdı dilimi Sesin düşerdi aynalara Kırık bir nağme gibi Mızrabım ağlardı Seni anlatan şarkılarımda Ve yüzün düşer Irmaktaki suya Karanlıkta aya Gökteki yıldızlara Ben düşerim korkulara Unutmam kanayan gidişini İçimde açtığı yarayı Aşkın güftesidir hayalin (Gerçekler hayalin düşmanı) Uslanmaz gönlüm seni severken Yorulmaz kalbim seni taşırken Susmaz dilim canım derken Aşkıma 31. Ağustos 2006 Hüseyin Özbay |