ziganadan toroslara...
dalgaların kıyıları dövdüğü lodos akşamlarından
alacağım toprak kokulu saçlarını kör kütük akşamların tutsaklığından çözüp suskunluğunu iliştireceğim rüzgarlara zil zurna hasretimi karanlıklara çarparcasına kayıtsızlıkları vurup bıçak sırtı kayalara bağıracağım o kayıtsızlıklara duyun beni duyun diyorum duyun yeter ya suskunluğumu patlatırken kör bir açmaz vurun beni vurun diyorum karabasanlarla kuşatılmış seraplarımdan ölümlere inat uyanıyorum adımlarken karanlığa teslim patikaları çatlayarak üstüme yağarken şimşekler boşalıyorken çorak topraklarıma deli bir yağmur ıslanıyorken kör kütük mahçupluğum ve postallarımı sarmalıyorken boz bir çamur gözlerimi kızıllığına mıhlayıp pusatsız ve pervasızca yürüyorum gelinciklerle çiğdemler yaka yakaya orman kardeşliğinde yeşermiş bozkırlara yürüyorum ey kuş tüyü özlemlerde palazlanan yalnızlık kaş çatılmalarıyla kuduran öfke ey acılar kışlasında patlayan barut bu kaçıncı savruluşum bu kaçıncı umut ey sessiz ırmak ey dingin sel ölü dalga sessizlik alnımı çatlatan yel katmer katmer dağlanmış yürek gizli gizli akan göz kendime yemin sana söz alazlanan her yangınında her tükendiğini sandığında savaş meydanlarına mağlubiyetini yazıp yitirdikçe kazanan yanlarını çizeceğim düşen bakışlarını alıp yerden gri bu gecenin aydınlık şafağında gül yüzlü toprağımın yanağında yaldızlayıp göndere çekeceğim derin bir mağlubiyetle düşerken diriliş uykusuna kanayan yasaklarını filizlerin namlusuna sürüyorum militanca büyüyecek kardeşlik dağları küme küme sıra sıra ziganadan toroslara |
kaş çatılmalarıyla kuduran öfke
ey acılar kışlasında patlayan barut
bu kaçıncı savruluşum
bu kaçıncı umut
mükemmel şiirdi tebrik ederim usta kalemi