Vuslata Çağrı
Meramım gönlümde sır oldu kaldı,
Çözmeye vuslatın kendisi gelsin. İntizar, gönlüme bir ateş saldı, Sezmeye vuslatın kendisi gelsin. Otağım sılanın çok uzağında, Dert doğdu gurbetin her şafağında, Deli ceylan oldum aşk tuzağında Tezmeye vuslatın kendisi gelsin. Nihayet bulmuyor gözümde hülyan, Soyundum kendimden yüreğim üryan… Karıştın ruhuma bulandı her yan, Süzmeye vuslatın kendisi gelsin. Dağıldı tespihim taneler kayıp, Dilde zikrim oldun tanrıdan ayıp. Alemden zerremi tekrar toplayıp, Dizmeye vuslatın kendisi gelsin. İnse göz yaşlarım kuru turaba, Belki derman olur bu ızdıraba. Yol olsam ardında kalan seraba, Gezmeye vuslatın kendisi gelsin. Ah-u zarım susup dinse de bir gün, Sevdam bir köşeye sinse de bir gün, Bedenim mezara inse de bir gün, Kazmaya vuslatın kendisi gelsin. Leyla’dan silinmez her zaman elif. Zulmette bırakmaz kalbi Müellif. Varsa kaderde başka bir telif, Yazmaya vuslatın kendisi gelsin. Eyledim halimi dergâha ifşa, Koyarak başımı eşikte taşa. Yandığım ateşten usanmam. Haşa! Bezmeye vuslatın kendisi gelsin. |