Islak Mezarlar
Yağmurların altında mezarlar ıslanıyor,
Üşümez mi ölüler? Hava oldukça soğuk… Soyunmuş yatıyorken ısınmak bir hayli zor, Hele bir de çürürken, üstelik te hava yok… Yıldırımlar amansız öpüp duruyor yeri, Arsız dudaklarında kim bilir kaç cehennem… Dev bulutlar korkudan döküyorken terleri, Islanmış mezarlarda olmaz mı büyük deprem? Yağmurların altında mezarlar ıslanırken, Damla damla oyulur ölü kokulu toprak. Derinlerine sular hep sızıyor olmalı, Islanmış kefenlerle bu kuyularda durmak… Hayatın son rengi de işte o zaman solmalı. Yağmurların altında mezarlar ıslanıyor, Göğün davudi sesi titretiyor iskemlemi, Penceremin ötesinde kızılca bir kıyamet, Berisi buğulu cam… Görmek için silmeli, Ta ki odama dolsun, ürperten gizli dehşet. Kim dedi “Ölü duymaz” ?Nasıl dedi, ne zaman? Belki de bildiğimiz sadece bir teselli… Ya varsa kabirlerde yağmur sesini duyan? Eyvah! Çok üşümüştür mezarında sevgili. Örtmeliyim üstüne bir beni, bir de yorgan. |