Matemin Matematik Dervişiyim
hayrettin taylan
“Bir kere bir sen güzelsin bir… İki kere geldim bir kere sevdim ,dünya dört duvar eder Üç kere üç sen de dokuz aylıksın “ Yüreğimde serçeler ağlaşıp ölürler.Can kırıkların kırlangıçları kalbimde kırılmışlığa uçarlar. Vücudumda yanışların matemi. Hayal kırıklığın kırk ayağı kır siyah ayakkabı giyerek kırılmışlığımı betimler.Matemleri gagalayan hüznün giyotin ağzındayım.Kırgınlığımın ilk anları.Daha kırkı çıkmamış hüzünlerimin.Tatlı belanın sarıldığı aşk sarmaşığındayım. -Yalnızlığıma sarılıyor aşkın ta kendisi. -Bitkin bitkilerin yeşermesinde duruyor sevdam.Yanına kadar yanmanın huzuruna hüzünlü kaçışlar ekleniyor. -Ben kadar ben değilsin.Aşk kavminden kaçmış göçmen kuşlar gibi kendi sınırlarının sinir uçlarına uçarı gülü oluyorsun. Söz kapaklarım kapandı.Hangi cümleye nasıl sızacağım bilemedim.Sevmenin hüznündeyim. Hayalimi kıran,soğuk bir düşün Sızısında derleniyorum. Matemin matematiksel urağanında uğrunu çarptım kaçınılmazlara. -Mecburların buramları aktı buhurlarıma.Beni damlalara teslim ettiler. Sözcük sözcük ağlıyorum. Islak cümlelerle yarin kitabını yazıyorum. Yazılar ıslandı, benlik kurudu. Egosal bir deprem var içimde.Gönül evim yıkılıyor.Sığınağıma Yusuf olarak gidiyorum.Sen gelme artık. Aşkının gürültüsüyle uyanışım uyandı.Masalıma kadarmış kederlerin.Destanlığının dest-i izdivacı henüz yok.Sermest olduğum senli demlerin demliğinden bir çay içtim. Simitköyüm var artık. -Susamları ektim, aşk üstüne. Peynirli bir simit kadar tazeydim yakınlığına. Self servis sevmelerdeydim.Kim gelse sevecek kadar hazırdım sen yerine;ama sen sanarak. -Gelmedin…Zaman da gelmedi. Geriye gitti dünya. Gelen herkesi sen sanarak yüreğime şekerliğini banarak bekledim. -Gelmedin… Gelemezdin … Rabbim ben yazayım diye seni hediye olarak sunmuyor … Artık gelsen de simitler bayatlar aynen heyecanla seni bekleyişimin bayatlaması gibi. -Yeniden başlıyordum kendim yolculuğuma.Beynimin kentlerine vardım.Aşkın harap ettiği sokaklardan geçtim.Akli durakta dinlendim. Usumdan usanmışlıklar hüzünlüce aşk yüzüm baktılar.Seni matemlerle öpüştüren güzelin aklı ne kadar akli. Zekiliği neden suskun, durgun? Neden kendini hapsettiriyor? Aşk özgürlük ister, aşk engelleri aşmayı istifler. Akıl sustu. -Nemli gözlerime baktı. Onun ayağına gittin. Onun ayağı aşka ;ama çaresizliği gerçeğe kırk ayak gibi. -Naçarlığının cenini daha.Henüz aşk rahminde cenin.Henüz bebek olmaya, seni aşka doğurmaya uzak zamanlar var. Bu zamansızlık selinde sürükleniyor taş bağrın.Sevda kayalarına başını vura vura gidiyorsun kalbe. O kalbe selam söyle. Sevmek benim ek gelirim. Sevmek yapımın yapım ekleri. Ondan bir ek eklendikçe sevda sözcüklerim yeni manalara ,yeni tanımsız anlara götürür beni. *O senin çekim eklerin.Seni çekiyor yüreğinin sözcüklerine. -Umutsuzluğun lal diliyle,imkansızlığın kör gözüyle, kavuşamamanın kavuştak hoyratlarıyla , sözsüz kalışının sağır edeci can kulağıyla sana can kalmaya,aşk an olmaya hep baki kaldım. -Sen gelme cümlelerim daralır. Sana yer yok yanı başımda.Sen ancak yüreğime sığarsın.Sen ancak cümlelerimde yanan kırımızı ışık gibisin.Sensiz geçmeyen zamanı durdurursun. Kırmızı yanında dururum sensizliğe .Ya yeşil gözlerin bensiz yanarken seninle yan yanalığın hayalini nasıl geçireceğim Bu hayalin hamalı yaptın yine. Ya da karşına geçmek için yeşil gözlerinin yeşil ışığını bekleyen matem dervişiyim. Tüm sevda yollarımın tüketildiği tükeniş sonundayım. Sonum sana benziyor. Sonum bana benziyor. Benziyor sonum benziyora. |