Kara Çiçeğin Ölümü
yüz farklı renk vardı bugün
damlalar üzerinde inşa edilirken gökyüzü henüz gözükmemişti ve düşmemişti yansıması suya, hayat iz bulurken toprakta, her geçitin altına bir sihrini saklayan da bulunacaktı elbet, kara bir çiçeğin lanetine uğrayan da, yok olup gidenler de olacaktı şu garip hayattan sabahın kuşları göğüs kafeslerinde günün ilk melodisini saklarken senden yüz bulacaktı içimdeki varlık ve can bulacaktı bir çiçek gibi toprağına konana dek, rüzgarı ile sevişecekti, hayatına yön veren rüzgar, o çiçeğe konacağı yeri göstermeden önce, tohum olmanın hafifliğini de hissedecektim, yok olup gidebileceğimi de, yüz farklı renk vardı bugün, hepsi de havada, hepsi de mutluluk içinde yüzmekteydi; kara çiçeğin ölümü; renklerin gelip yapraklarına konmasıyla başladı, siyah maviye, sarıya, kırmızıya ve sonunda da yeşile dönüştü, toprağa dönüş yolculuğu da böylece başlamış oldu, bir şair daha ayrılırken toprağından geride boğazındaki dev düğümler kaldı; yutkundukça acıtan, hayatı zorlaştıran, bir düğüm kaldı boğazında.. |