Eylül Sancısı
Sesine yanık kitap kokusu sinmiş nice sevda
Sararan yapraklarından Düşer yorgun sloganlara Bir eylül sancısı sarar sözü Tutulur dil Kırılır kalem Başlar tuzu Deniz’den Mavi bir matem fikrimi yoran sen değil bu kentin iyot kokusu kaçarken bir karartının pusundan genzimde kırmızı harfler soluk soluğa sol göğsümde sen kurşunun korkusu Bir itirafçı burukluğu taşırım Vardığım her adrese Saklı durur tenimde Terinin işkencesi Ceplerimde anarşist sözcükler biriktirirken aşktan Korkum ele verir eşkalimi Radyoda aşk-ı devrimin illegal sesi Sana çıkma/z yasak saatlerde Hangi mayıstı adını Alnımın karasına kazıyan İnancı ak, körpe fidanlara Gebeyken canımın özü Bir ihtilâldi yaşanan, bilmezsin Adını tarihime yasaklayan Vaktidir artık gitmelerin Saat sensizliği tan geçe Kalbim sürgün edildi vatanından Hürriyetim çürürken avuçlarımda Durma sevgili! Bekleme sebepsiz Son sözün asılır boynuma Kov direnişimi yarandan… |
Sen gitmeyi seçtin ,
Bana gidişlerin kaldı.
Masum gözyaşının teninde can çekişir gençliğin
Ve perçemine tutunamayan umutlar.
.... ....
Bu yüzden yol kıyısına atılmış gözyaşlarımı göremez kimse ...
demekti aslında anlatmaya çalıştıkların.
Yüreğine sağlık... Kaleminin daimiyle...