Sistin şapeline tüneyen mabeyikler“İnat çanları ellerime dökülen Vaftizini tamamlamış çocuk Son kez gülümse/mabeyikler Sözlenirken geceye…” Kahır yüzlü kadın; Kaç günahın perçemisin Sunaklar yetişmez gül gözlerine Çoktandır okunmadı bu ayin Ve üflenmedi kardeşlik Kin duvarı ötesinde Sanadır bu söz; Temel/fadime Baran/berivan Aynı soluk izlere Duruşum paslı Aynı duanın üstünde açar çiçekler Karanfil/açelya/kızıl zambak Aynı entaridir kadınların sözünde Ve aynı boncuk boncuk ter Islanırken bu göğün Yağmurunda… Aynı tele tünemez/mi kuşlar Kanatlarında umut rüzgarları Saçları karışır bir çocuğun Aynı telden taraklara dizilir Öfkesi kum olsa da elenir Tüm aciz bakışların… Acı soğan tadında Gülüşler ezbere/ Kor bir merdivendir sırat Orda kimlik sorulmaz Tüm inananlara… Acılar kimliksiz Umutlar bahara Susun! Meryem uykuda Melekler çekiştiriyor Logusa zamanların hükmünü Kime biçildiyse bu kaftan Onda paralanır elbet Ölümde öyle; Kime sürüldüyse yazgısı Bir yanı çiçektir gecenin Diğerinde soğuk ve ayaz Bir çocuk gülümsüyor durun biraz İnsanlık çanları kimin için çalıyor Sistina şapelinde yırtılsa da avaz |
Çocuklarımıza yaşanabilir daha güzel dünya bırakabilsek.
İnsanlığın ortak görevi bu.
Kutluyorum, selamlarla