“Aşk en güzel bahanesidir şiirin”

AŞK..
tarifini tam olarak verebilen çıkmamış bu güne değin..
eski bir yalan denmiş Adem’den Havva’dan kalan..
eski, ancak yalan değil..
yaşamla ölüm arası ince bir çizgi..
bıçak sırtında yürümek misali zor bir yolculuk..
bir kelebeğin ömrü kadar kısa, duran bir kalbi hayata
döndürecek kadar uzun bir soluk..

Oysa günümüzde..
hiç hak etmediği halde gerçekliğini en fazla yitirmiş ezeli bir duygu..
hoyrat ellerde örselenmiş bir kardelen çiçeği..
kendilerini aşk doktoru sanan günümüzün sahte şairlerinin,
ucuz aşıkların çalakalem yazdıkları ucuz bir reçete..

Bir Kelebeğin Rüyası…

“Belki bir kelebek o kadar memnun ki rüyasından
Uyanmak istemiyor uykusundan…”

Bir iddiayla başlar her şey..
Şiire gönül vermiş iki genç şair, aşık oldukları genç kıza birer şiir yazacaklardır.
Ve genç kız hangi şiiri beğenirse…

Zamanımızın bir peri masalı
bir düş yumağı çözüldükçe daha da büyüyen..
kahramanlarının yerinde olmayı isteyeceğiniz kadar etkileyici
tutsağı olmayı talep edeceğiniz kadar imrenilesi
bir gözyaşı yangını..
zaman, mekan, olaylar ve karakterler..
hepsi gerçek hepsi yaşanmış..
çok zaman insana acı verir gerçekler..
üstelik bu bir gerçek aşk hikayesi ise..
yanmaya değer..
Ödüllere layık bir film..