Sen Geleli / Ben Ölmezlik Suyu gibi Aktım Sevdayahayrettin taylan Sen geleli…Saatler coşkun, zaman utkun, bulutlar masmavi, ruh sokağım kalabalık, içim içime sığmıyor Şulenar. Sen geleli kendimle barıştım.İçime düşman duygularım vardı, seninle iyileştim, seninle gürleşti hissi filizlerim. Yeşil gözlerinle huzura renk , aşk denk, umuta ahenk oldu dünyam. Sen geleli iç savaşlarım bitti. Hislerimle sislerim arasındaki kozmik algılar, kozmetik olgular tükendi. -Haykırışlarım hayra, sızılarım güzel sözlere, kanayışlarım hasretine, susmalarım sismik sevdanaydı. Şimdi sözlerimde maziyi silen senli akışlar var.Bir pınar gibi geldin içimlik, sevdalık, yarlık yüreğime. *Islandım, ıslak hallerine tümlenen en güzel adılın olarak. İlginin ilgi ekleri olup senin yerine yaşadım sen. Sırlarla güncellenen dünyanın surlarını aştım.En yakında değildim, en yakına geldim, en yakına baktım. Mecnun gibi bir hayal serpildi. *Sen geleli sevda şehrime İstanbul çöl, ben Mecnunluk imparatorluğun son padişahı ,mahalleni geldim… Bir Mecnun silueti uyanıp içsel bir öykü dizeledi yüreğime. Dedi ki: …. Leyla’dan uzak kalan Mecnun, onun hasretiyle delirmekteydi gün geçtikçe. -Ve , veleri de eriten bir gündü.Mecnun, Leyla’nın köyünden gelen köpeği görünce yanına gitti. -Herkes Mecnun’u izliyor.Mecnun kimseye aldırmadan , köpeği yakalar,ayağını kaldırır, altını öper… Sonra burnuna kokusuna çekerek.. Ohh…. Der. Bir delikanlı: -Sen deli misin insan köpeğin ayağının altını öper mi? Mecnun: -Bu köpek ,Leyla’dan köyünden gelmiş, Leyla’nın gezdiği topraklara basmıştır.Leyla’nın mahallesinde havlamıştır.Onda Leyla’nın kokusu, hasreti var.O ,Leyla’yı görmüştür, onun için havlamıştır.O, Leyla’dır, Leyla benim … Delikanlı: -Aşktan öte yaşamlar var.Her şey aşk mı ki? Mecnun: -Herkes ihtiyacı olana ulanur.Herkes, aç olana açısını sunar.Herkes, kendine kafiyeli kaderdir.Benim kaderim Leyla içre Leyla..Sen içimdeki Leyla’yı bilemezsin. Leyla’yı bulan Mevla’yı bulur.Meyla’yı bulan kendini bulur, kendini bilir.Ben bilinmişliğin doğrusunu arıyorum, ben özümü arıyorum.Beni ben eden etkinlerin etkeniyim.Leyla, yüklem,ben özne. Biz mutlak doğrunun cümlesiyiz.Onun cemalinde mutlak cemali yaşamaya, onun güzel yüzünde mutlak yüzün nuruna bütünlemek, kendimi aşmak, devriyelerimi tümleyip aşk-ı alaya varmaktır. -Senin gibi belanın gazellerinde okunmuyor amacım.Beni saran şuleler var.Onun gülündeki şebnemlere teslimim. -Beni deliliğim bir varıştır.Ona varmak için değil mi ki akıl.Ben o aklı ona vardıktan sonra tüketsem ne fayda.Sen çok akıllığın denklemindesin;ama kendini bile tanımıyorsun. Kendini bilseydin bu soruyu sormazdın. Bu hayalli öyküyle gezdim yaşadığın, gezdiğin, dokunduğun, belki beni hayal ederek gittiğin mekanda olmak huzur verdi. -Belki kapınıza kadar geldim.Bütün kapılar gözlerine, bütün evler gönül evine benziyordu.Ve sanki ben oralıydım.Bir şifre gibiydi.Sanki hep geleceğim, hep seni orada karışılacağım . -Bu Mecnunluk öyküm içimde yazılıp durdu.Tam dönüyordum, çok renkli bir köpek gördüm mahallenizde. -Yanına yaklaştım.Yürümeyi bıraktı.Oracıkta oturdu.Kuyruğunu salladı. Göz göze geldik, iki dakika baktım. Bir şey anlatır gibiydi. Bizim kızımız çok evcil, çok kadınsı, çok özel.Sakın onu üzme, sakın onu bekletme.Ona bütün güzelleri sun dercesine sözsüz romanlar yazdı. İşte orada keşkelerim üşüdü. O sırada beni ararsın dedim.Hislerle orada olduğumu anlarsın dedim.İlk kez sana yakındım.Bir çocuk gibiydim. Koca adam çocukluk ediyor evinin etrafında, senin yaşadığın her adıma sevda yüzümü sürdüm.Geçtiğin yollara yol oldum, sustum ve özledim. Bir düşe düştüğüm günlerin peşinatından mutluca ayrılan aşk savaşçısı gibi gittim. -Ayaklarım gitmek istemiyor, hep orada, hep mahallede, hep en yakınında kalayım istedim.Çocukluk mu dersin senleştikçe kendimi bulmanın bilgesi mi dersin…Ne dersen de…Beni dersim senken hiçbir şey ters gelmez. Seni sevda şirketimin ortağı yaptım.Kar amaçlı değil yar amaçlı şirketimizin yar yardımcısısın.Rabbim yar ve yardımcımız olsun sevgilim. |