Dua Gülüsün Mistik Algılar Şehrime Şulenar
hayrettin taylan
Duadar asanın içindeydi sevdan.Yaşadığımız coğrafyada adım başıma sihirbazlar düşüyordu.Yılanları yerine yalanlarıyla sihirbazlık yapıyorlardı. -Onca sihirbazın yalanlarını yılan olarak sürdüğü sihirbazlık aşk gösterilerinde tek çarem sana Musa olmaktı. -Yüreğimdeki asayla geldim onca cambazın arasında meleksi dünyanı kurtarmaya. Musa olmak kadar usa yakın olmak gerekti. Seni seçmişim asırları öncelere teslim eden kalbi mutmainlerde. Kafka olup Kaf dağlarımda sana ruhumun masalını anlatmışım. -Sense Milena’dan büyülü, daha büyüksü, daha içtensi, ılırsı, aşksı duruşunla beni sözsüz romanlarda , mana ormanlarında yeşil gözlerinle güzel bir aşka avcı etmeye devam ettin. Kafka’ yanıma geldi, Milena’ya yazdığı güzel bir bukle sundu: …: Çılgınca bir korkunun tutsağıyım Milena. Anlıyor musun korkuyorum? bu koca satranç oyununda yerim yok benim zaten. İlgimi çekmiyor ben bütün dikkatimi kraliçeye vermişim. Gözlerim yalnız onu görüyor. Şahın yerinde olmak için bütün uğraşmalarım. Bunların gerçekten olmasını istiyorsam artık başka türlü davranmam gerektiğini de biliyorum. Bu yüzden Viyana’da kalma artık demem senden daha çok benimle ilgili hele şu an söylediklerim isteklerin en masumu en arınmışı belki de. Mutluluğun ta kendisi budur. Alaz şulelerden kava niyetler sundum.Ben artık onunla yakılmaya hazırlık bir yüreğim.Buzullarımı eriten erinç sevda yeli olarak geldin. Ruhu aydınlatan ışık demetine demet, hisleri bütünleyen duygu cümbüşüne cemile. -Ufuk yanar yüreğin tüllenen uzantılarında.Sözlerinin penceresi açılır.Sana bakmaya gelen bir serce gibi serilmiş dünyanı sever öylece kalırım. -Çocuksu yüreğinin salıncağında sallanır duygusal bağlarım.Beni sana bağlayan bağılların içrelerinde kendini uyutur hayallere.Gerçeklere razı olan gerçeğin tadı karışır bizli demlere. -Kalıplarını kırar beklenti.Beklentisizlik filmi biter.Artık bekleyişin Kızıldeniz’i gibisin.Peşimdeki Firavun kızı, Kızıldeniz’de boğuldu. -Seninle artık aynı suların berraklık adılıyız.Aynı ilginin ilgeçlerinde yeni anlamlara ilaçlı cümle oluyoruz. -Yokluğunun temel duruşunda , durulanır bir günler.Çok günlere çok olur , çoktanlık seçkisi olur durursun karşımda.Karışamadığımız onca hayalin yazgısını taşır yarınlar. -Yarınlar çok dolu olarak bizi beklemekte. Anlar çok anlara anı olarak ipeksi yaşanırlığı işlenmekte. Her dem sana acıktığımda, tokluğun yanı başıma iliklendi. Silinmez anların aynasında kendimle barıştım. -İlk kez mutlu bir bülbülün nidasında güllerine meftun huzurlar büyütüyorum. -Sol yanım sevda hanın. Kervancıyım ben. Bu dünya sevilmeye eklenmek için Bir han. Bu h’ana gelmez misin? İpek kumaşlar içinde ipeksi dansını sunmaz mısın? Uzun yoldan gelmişim yürek tasından bir yudum sevda içirmez misin? Kuş tüyün yapılmış yatağıma , yatılmamış anlarını yatırır mısın? Sadece kokunun medeniyetini salar mısın? Sen huzurun kültürel bağısın. Sosyal algılarınla zekilik atlasında, kadınsal duruşunla, tanımsız, sayısız özelliklerinle özelimi mumyalar mısın? -Sen, benli olunca, başka ben’ler, ya da benliğinin salyasını salanlar ölüyor. Yangınımın süreğeniyken sürek avında olmam mümkün değildi. İki çaresizin çardağında yardağlarımızın kokusunu hissederek gönülde çalınanları dinleriz. Zerrelerinde özlem taşıyan su gülleri var. Suya maviliği nakışlayan Sonrasızlık damlacıklarında hayalin suya yansır.Yüzer aşk yüzüm, yüzünün yüzölçümünde kalır sevdam. Aşk,durmadan aşka kendi doğrularını sunar.Yosun tutmuş yanlışlardan, paslanmış eskilerden, katmerli yanılgılardan, özü kirleten emellerden uzak kalarak, sana kalmayı kitap kıldım. Duyguların hızarcısıyım. Sensiz olmayan duyguları kesiyorum. Senin kara bahtının kara kışına hazırlık yapmak için içimde kalmış sözleri kesiyorum sana. Isınıyorum sen’de...Yakılacak sözcüklerim yüreğinin sobasında.Harf harf, aşk aşk kül oluyoruz gül cemaline bilesin Şulenar… |