gözlerimin çatısı akıyorbir gün yirmi dört saat diyorlar -değil, değil! ne zaman kalemi alsam elime hüzünlü harfleri bir köşeye çekiliyor alfabemin ve gitmelere odaklanıyor kendince her şey susuyor kağıdın güleçliğini koskocaman bir endişe kapladığında… bekleme salonu kırılganlığında umutsuz bir ayna yalnızlığıyım şimdilerde bütün terminallerde havada asılı kalmış bir el çaresizliği eş anlamlı kelimeler türetiyor naftalin kokulu sensizliğime ve uzak bir masala düşüyor infazım her anım kayıp bir gömü susuşum sin… bir hafta yedi gün diyorlar -değil, değil! ne zaman terlese avuçlarım yaralı öpücükleri bir kenara çekiliyor dudaklarımın ve kanıyor kendince her şey bitiyor ellerinin öpülmemişliğini boynu bükük bir” neden” sardığında… yaşlı bir duvarın kırışıklığında paslanmış bir çivi anlamsızlığındayım şimdilerde bütün fotoğraflar mutluymuş mod’unda yalancı poz çaresizliğiyle gülücükler saçıyor kim olduğunu unutan benliğime ve bir kırlangıcın gölgesine düşüyor ömürsüzlüğüm her anım yasal bir intihar katlim ar… bir yıl üç yüz altmış beş gündür diyorlar -değil, değil! ne zaman sesim kaybolsa ağrılı merhabaları bir kenara çekiliyor nefesimin ve sızlıyor kendince hiç bir şey unutulmuyor gözlerinin ayazlığını dilimdeki şarkının buğusu ısıttığında… gözlerimin çatısı akıyor ne olur aldırma aldırma… kızılcan |
Görünen ve gösterilen ,söylenilen ve yaşatılan
Örtmüyor hiç bir eylem söylemi...
Ve hiç bir zaman denk düşmüyor terazide mazlumla zalim
Şiir şiirde
Bu yorum,
yorum değil değil...