Ah Vefa Ah
Ah vefa surun üfleniyor namert dudaklarda
Törpüleniyorsun masum libasını giymiş sahte rüyalarda Açma hercai menekşeler gibi güneşe sürgün camlarda Sahte gülüşlere işvelenme Mevsimler gibi değişir insan Ne zaman durur, ne de yürür mekân Hatıralar gibi vefa; anılar gibi işte Akar gider görsel bir tablo gözlerinin önünden Sen seversin ya; Ah vefa ah bilsen ne, bilmesen ne Hariçten gazel okumak mı? Yoksa tam temasıyla tespit mi? Bak akıyor tespihimden ya sabır Benek benek yanaklarımda sukuta durmuş gözyaşı Ey hasretle yoğrulmuş dualarımın lisanı sen vafa/sızım Şefkâte muhtaç sinemde ıs/sızım Sadrıma dokunan sözler kucaklaşır hasretle vefam Savrulur dudaklarımdan gülkurusu bir sevda türküsü Beyaz boyalı dağlara vefa Zirvesindeyim işte kıvrıla, kıvrıla sızarım kaynağına pınarın Ka(y)narmısın vefa içtikçe harlanan sevda denen suya Şefkat akıyor eteklerinden sarılıp sarmalamak yok mu? Ah vefa ah! Şanına yakışır mı bilmiyorum sen söyle vefa sen söyle İtirazın olur mu surunu üfleyenlerden hesap sorsam Senden değerlim yok oysaki İstanbul da |