MARTI SAATLERİDeniz iç çekiyor yosun tutan odamda Vuruyor öfkesini harabe duvarlarıma. Kan kızılı isyan büyütüyorum susayışıma. Sözcükler martı olup havalanıyor bir sürü kafiye iniyor kıyılarıma. Şehir kaçağı çocuklar seyreliyor dalgalarımda. Su damlasında boğuluyor mavi yel yorgunu yapraklar.. Dışımda;Kıyıya tahammülü olmayan sözsüzlük İçimde; Maviye olan özgürlük sessizleşiyor. Dibine dibine büyüyor kumsalım konuk gibi geliyor yalnızlık bahtım damgalanıyor renginde çivit mavisinin Sağrası tutmuş sözlerim vuruyor karaya... Mavinin aynasında boy veriyor martı çığlıkları Masmavi kanıyor güneş gök tutuşuyor avuçlarımda Mavi deniz biriktiriyor gözlerim rast makamında Biliyorum martılar bir gün dönecekler kıyıya... Yosun kokulu şiirlerin özleminde, maviyi koparıyorum güneşten. Mavi bir ışık yakıyorum yarın için...Hadi Deniz’im;Dağılsın rüzgarda sevişen güvercin tüyleri,dağılsın kederle inen şafak vakitleri.Çakıl taşlarının arasına gizlemeliyim dünün, güne kavuştuğu martı saatlerini.Güne eğilen dağların dibinde susa(ya)n çiçekler açmalı,kalemler özgürce güneşe yazmalı isimlerini.Damarlarımda mavi mavi akmalı kanım,bir gök yüzü çıkarması yaşamalı gözlerim.Ve martılar kıyıya mutlaka gelmeli, gelmeli ki; Çocukların ellerinden simit yiyebilsinler.Umutları çalınmamış simit sepetinden... Ferda Özsoy |
Yosun kokusu ve dalgaların foşurtusu.
Saygı ve selamlarımla.