Gecenin Hüznü
Ben ne gidemeyenler gördüm ,
Her gün gitmek için uyanan Ve ne gidenlere rastladım uzaktan sadece anımsatan. Elbette ki dünya duracak Ve biz ölümün soğuk kollarına sıcacık tebessümlerimizi satacaz. Öyleyse atıştırdığımız her günü biz besler, Nefesleri almak yerine veren olmuşuz. Yada donmuşuz soğuklarda. İnsan bir tek sıcakken üşümez ki. Ben yalnızkende üşürdüm. Yada hayalini yaşattığım her geceden kaçardım Başka gecelere. Kovalandığını düşünmek nedir bilirmisin ? Uçsuz bucaksız koşmak ölüme Yada susmak her gün uyandığın izlere. Kalmışsan bir kolun insafına. Yaşadığını sanarsın her anı doyasıya. Oysa ki en mutsuzluktur o mutluluğuna Başının ucunda sakladığın ölüm baktıkça , Hatırladığın bir izde yatılıdır Ve her gün kaldırır seni uyanmak istemediğini bilircesine. Ve kimse hatırlamaz seni. İlk seni öldüren gömer bu hayatta. Ve ilk ağlayanda o olur. Timsah kurbanına ağlamış ne fark eder ? Denizin içinde herşey sudur. Kim bilebilir ki yalnızlığı ben kadar ? Her gece kollarıma alıp kollarımdan kovan Ve ona acıyıp ’haydi gel bir kez daha raks edelim ! ’ diyen. Varmıdır ben kadar , Aynı anda yalnızlık ve ölümle sevişen ? Yada tecavüze uğrayan duygularına maskeler giydiren ? Bir gün geleceğim diyen ve nereye gittiğini bilmeyen ? Varmıdır her türlüsünü çeken haksızlığın haklısın avuntularıyla ? Değildi , yaşadığım hayat sadece bataklıkta , Batmıştık bizde sadece ’ben’ defalarca. Kim atlamıs ki o uçurumdan gönüllü Bak ceset dolu dipler , Duygular yamaçta. Kaç duygu ki aldığı nefes kadar tutunabilmiştir hayata ? Nerde masalımız hani nerde kahramanlar ? Zor olanı sevmek yatmaz mıydı kalplerde ? Yoksa sadece yatmak mı önemliydi seviyorum diyenle ? Ben yazardım gerçeği yaşadığım kadarıyla. 9 köyden kovuldum daha ilk köye varamadan. |