Her kapıya açık bu kavga
dişe diş
kıran kırana
ana sütü gibi helal
bebeğin memeye saldırması
ki
ekmek kavgası bu
bin yıllar süren
ama
hep taze - sımsıcak
nasırlı eller yoğurmuştur hamurunu
mayası alın teridir
soframızdan eksik etmediğimiz bu kavga
her kapıya açık
düşman pususu namert
yaşamak / yaşatmak isterken
ölebilirim
yürek ağrısından belki
bu en kolayı
belki bir duvar deliğinde zindanın
kanser olurum yeterince yaşasam – kim bilir
ihtimal - kör bir kurşunla
ne fark eder
kurdun kuşun geçmediği yerde
salımı tutan olmaz
gün gün eririm
güneşte
ve mutluyumdur bilesiniz
ara sıra bir türkü söylerseniz
duyarım sizi
rüzgar- su - toprak
bana getirir sesinizi
ne adım bilinsin
ne intikam yeminleri edilsin
ne de “
ölümsüz” yazılsın mezar taşıma
hiç yaşamamış gibi
düşen bir yaprak misali
minnetsiz giderim
bir başıma…
h.kesimoğlu