gece yarısı balık sesleriyle uyanıyorum
martılar rıhtıma çağırıyor beni
çığlık çığlık dalga boyları
belli belirsiz bir gemi silüeti
durmadan çalan bekçi düdüğü
hayra alamet değil
alavere var bu
gece ay karanlıksa dilim - dilim suskunsa ay parlar
idare ediyoruz birbirimizi
ay parlaması iyidir
dostu düşmanı tanırsın
yanlış san - geleni tanımamış san
ettiğin küfürden utanırsın
ama ben her
zaman kurbağalardan utanırım
kurbağalar en utanılası gelir bana
kurbağalar masumdur
daha sı
bir yosmanın suskunluğundan - çıplak teninden
bir çocuğun sümüğün den utanırım
çaresizliğimden – yoksunluğum dan
paylaşamamaktan
paylaşacak bir şeyimin olmamasından
daha çok utanırım
sizi bilmem ama ben çok korkarım
öyle gürültüden patırtıdan değil
alışığım gürültüye - yolum mezar üstüdür
nesnelerin suskunluğu korkutur beni
insanın susanı korkutur
canlı cansız tüm
doğa – milyonlarca
doğa pusuda beklermiş gibi gelir bana
her an saldıracak gibi durur
dost bildiğim toprak ana
ama ben saklarım korkularımı
sevdiklerimi kaybetme korkumu
nasıl derim ulu orta
bir de
geceleri çok severim
her ayıbın üstünü örter karanlık
yalnız ben mi
toplanır bütün hırsızlar – ay akşamdan çıkar
kimi eşya çalar – kimi para pul
kimi saz – kimi cümbüş çalar
zamparalar – yosmalar
evden kaçan ayyaşlar
bense bir kenarda sessizce şarabı keserim
ne sual edenim olur - ne ben söylerim
bir
yıldız bellemiş im
asılır da asılır – çeker de çekerim
o
yıldız benim
yıldızım - ama
bir yandan da meraklanırım
o
yıldıza benim gözümle bakan var mı
sonra kızarım kendime
bakarlarsa bakarlar -
babanın malı mı
bu bencillik bitirecek beni
bu ne sahiplenme
bu ne mülkiyet hırsı
bu ne hayvansı yaygara
şafak söküyor
her şey
yalan olur gün ağarınca
alaca bir köpek geliyor peşim sıra
bir bacağı aksamakta
dudağımda doğuştan bir sen
öylece durur orada
döner dolaşır oraya gelirim
gerisi beyhude bir çaba
h. kesimoğlu
mart 2021 ist.
alavere: yakamoz
-balıkçı terimi-
alavere (yakamoz) varsa balık kıt olur