BİR SEVDÂ MASALI ... (Gazel tarzında)Garip gönül, bir sevdanın pençesine dûçar olmuş, Azâdı yok bir sevdanın her derdinde nâçar olmuş... Yemyeşil bir nigâhından, cemreler düşmüş gönlüme, Çiçeklenmiş gönül bağım, kış ortası bahâr olmuş.... Sevda, önce gönle giren küçücük bir kıvılcımken Alev alev yangın olmuş, gönül mülkü hep hâr olmuş... Yüce Tanrım, özenerek işlemiş de cemâlini, Göze zümrüt, dudağa lâl, Tanrıdan bergüzâr olmuş... Güzelliklerle bezenmiş bir sevgi bulutuymuş o, Yağdırdıkça, bütün âlem, ser-be-ser lâlezâr olmuş. İki çapkın gamzesiyle gül pembesi yanakları Kızıl saçtan çerçeveyle, rengârenk bir nigâr olmuş. Mazhar olup o dilberin mültefit bir hitâbına Mest olmuş da garip gönül, şaşırmış, bîkarar olmuş. İşveli bir handesiyle bend eyleyince zülfüne, Can, cânâna kurban olmuş, gönüllü bir şikâr olmuş. Böyle başlamış muhabbet, gerçi, sonra o dilber de Değer vermiş bu sevgiye ve sevda âşikâr olmuş... Gonca lebin bûsesince âteşînmiş her nigâhı, Lûtfeylemiş, bu sevdada, âşığa yadigâr olmuş... Öylesine mutlu etmiş âşığını ol mihribân, Ömrün onsuz geçen demi, seven gönle zarâr olmuş. O güzeller güzelinin sevgi yüklüymüş yüreği Muhabbetine doyulmaz, sevda dolu bir yâr olmuş. Kara sevda devri bitmiş, şimdi âşığın dünyası Her çiçeği sevda kokan, öyle hoş bir diyâr olmuş. Sonra bir gün gülmez olmuş o sevgiyle gülen yüzü; Kasvet çökmüş gül cemâle, kem gözlerden nazâr olmuş. Âlemlere revnâk veren, sevgi saçan o mâhpeyker Akıl ermez, âman vermez bir illetten bîzâr olmuş. Soluvermiş bütün renkler, hüzün kaplamış âlemi, Ömre ömür katan sevda, seven gönle mezâr olmuş... Sevgi bile yetmemiş ki, kurtarmaya bu illetten Bu sevdadan geri kalan, tükenmez âh-ü-zâr olmuş.... İşte, o günlerden beri, âşıkların dünyasında Cam kırılmış, mey dökülmüş, sevdalar târ-u-mâr olmuş... :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::. Hatırlamayanlar için: nigâh: bakış hâr: (burada) ateş cemâl: sima, yüz bergüzar: hediye ser-be-ser: baştanbaşa nigâr: resim, sa mültefit: öven, iltifat eden hande: gülüş bend eylemek: bağlamak şikâr: av leb: duda mihriban: iyi huylu, uysal, güzel dem: (burada) zaman revnak: parlaklık mehveş: güzel bîzar: bıkmak, şikayetçi olmak âh-ü-zar: ağlayıp, inlemek cam: kadeh târumar: darmadağın |